80 ler, 90’lardan başlayarak…..
Dünyayı değiştirmeye kalkan 68 kuşağından
sonra, 80 li yıllardan başlayarak çocukerkil, ailelerce yetiştirilen
ve günden güne gelişen akıllı iletişim araçlarıyla büyüyen kuşaklar meydanlara
çıkmaya başladı.
Ülkemizde de özellikle seksenlerden bu yana,
çocuk merkezli bir dikkatle, onun yapıp ettiklerine yerli yersiz
karışmayan, anlamsız yasaklamalarla veya döverek adam etmek yerine, izah ederek
razı etme yoluyla, birey olma hakkı tanınan çocuk yetiştirme anlayışı
kadar içine doğdukları gelişmiş bilgi ve iletişim teknolojilerinden de etkilenen
yeni kuşakların biçimlenmesindeki önemli etkenler sayılabilir.
İnsani değerlerin her gün yeniden biçimlendiği
iletişim ortamlarında, gerçek dünyaya ve insan sıcaklığına uzak kalan, doğayı kaybolan
sokak oyunları yerine kapalı odalardan ulaşılan sanal iletişimle tanıyarak büyüyen
çocuklar, tanımadıkları doğanın kaybolmasını önleyici çevreci
duyarlılıkları gelişen kuşaklara dönüşerek sonunda yok edilmeye çalışılan ağaçları
sahiplenen ortak bir kalkışmayla meydanlara çıktılar.
Ataerkil, anaerkil yapılardan geçerek çocuk
merkezli aile değerleriyle yetişen çocuklar, egoistlik, apolitiklik gibi
tanımlanan ortak özelliklerinin tersine, paylaşımcı, dayanışmacı ve özgüveni
geliştirilmiş donanımlı gençler olduklarını gösterdiler.
Bu ortak direniş, yanyana otururken bile e-iletişim
kurmaya alışan bu gençlere, insan sıcaklığının güven ve sevgisi
kadar farklılıklarla birlikte yaşamanın demokratik deneyimini de
kazandırdı.
İnternet kültürünün çok yönlü etkileşimleriyle
her tür algısı farklılaşan bu gençler özellikle son on- onbeş yılda, yeryüzünün
en acil çözüm bekleyen çevre sorunlarının bilinciyle dünyalılardan önce
dünyanın çığlığını önemseyen kuşaklar oldular. Kendi geleceklerinden
endişelerini sergileyen hassasiyetlerle kendi özgürlüklerine
karışılmasını hiçbir şekilde istemediklerini gösterdiler.
Aşağı yukarı on/yirmi yıl gibi sürelerle X,Y
veya Z diye adlandırılan kuşak farklılaşmasının ulaştığı dünya
algısı, yorgun ve şaşkın yetişkinlere, digital çağın digital becerilerini
kendilerine öğreten bu gençlerden öğrenecekleri şeyler olduğunu gösterdi.
Gençlerden digital becerileri öğrenirken
onlara insani duyarlıkları öğretme ve örnekleme durumu nesiller arası doğal bir
alışverişe dönüşürken, teknolojik dünyanın yabancılaştırdığı insani değerleri
ve düşünme becerilerini bu gençlere örneklemenin sorumluluğunun
da yetişkinlere düştüğünü hatırlattı.
“Gezi”den yansıyan ve herkesin beğenisini alan
“Biz de babannemizi zor tutuyoruz” gibi Başbakana verilen cevaptan yansıyan güçlü
mizah, gençleri de günümüzü de çok yönlü özetliyor.
Sevgi Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder