Yeni dünyanın yeni anlamlarına doğru.
Digital gelişmişliğin yaşamlara kattığı akıllı aletlerin yarattığı, görsel ve hızlı değişkenlere dayalı dünya algısına, anlamsal metinlerle katkı sağlamak zorlaşıyor.
Stuff dergisinin, tv 360 da sunduğu "On/Off" programını izlerken doğal dünyadan sanal dünyaya ulaşırken, yeni nesillerin bu açıdan farklı bir anlamlar dünyasına doğdukları daha iyi anlaşılıyor. Görünen o ki, her gün yeni bir buluşla kendi kendini otomatize eden renkli ve hareketli bu sanal dünyaya, eski "anlamlar", eklemek gittikçe zorlaşacak. Görüntü, renk ve hıza dayalı bu sanal dünya, kendi anlamlarını üretirken bu kadar hızlı değişime, doğal dünyanın değerleriyle "anlam" eklemek de başlı başına sorun olacak gibi.
Sevgi Özkan
29 Haziran 2014 Pazar
25 Haziran 2014 Çarşamba
Aydınım, aymazım,
düşüneceksen iyi düşün, yarın geç olacak.
Hala armudun sapı üzümün çöpü mızmızlığı ile oyalanma lüksü evdeki bulgurdan da edecek.
Her taktiksel şaşırtmacanın
politika sanıldığı bir yönetimde mevcudun yarattığı etki “bundan daha beteri
olmaz” olunca
ortak uyumla karşısına konana oy kullanmanın gerekliliğini ve acilliğini zamanında anlamalısın.
“Benim tercihim bu değildi”
romantikliği(!), duygusal saflıktan öteye bir anlam taşımadığı gibi, gerçekleri
okuyamayan bir bakışın ifadesi olarak da tehlikeli.
Malum seçime iyi ki az zaman
var. Zira,“muhalefet neye adaylarını açıklamıyor?” diyenlerin, aslında
açıklananı karalamaya vakit kalmadığı için telaş ettikleri şimdi gösterdikleri
tutumdan anlaşılıyor. Ne yapacaklarına bir türlü karar veremiyorlar. Bu da mı ölçü değil?
Sevgi Özkan
8 Haziran 2014 Pazar
“HAYIRLISI BÖYLEYMİŞ”!
Üniversitede, Doçenti öldüren
Profesör de yakalandığında “hayırlısı böyleymiş” demiş.
Bilimsel yatkınlığın yerini
inanca bıraktığını pekçok yerde görsek de, üniversite gibi bilim yapıldığı
kabul edilen bir yerde Profesör olmuş birinin duygularına yenik düşüp
meslektaşını öldürmesi ve yakalanınca da hayırlısı böyleymiş diye durum analizi
yaptığını ilk defa görüyoruz.
Olay iki yönden önemli,
Hanidir temenniden çok işi
Allaha havale ederek sonuç alma kolaycılığının her alanda geçerli olduğunu yansıtması
ve de bu davranışın bilimle uğraştıkları kabul edilenlerce de izahi bir yorum
olarak içselleştirilebilmesi.
“hayırlısı neyse o olsun” bilgi
yarışmalarında, evlilik programlarında, tüm ilişkilerde bir dolgu ve tedbir
olarak kullanılan bu söz, genel olarak toplumsal aklın da irrasyonel
yapılandığını gösteriyor.
Tabii ki bilinmezin ve
güvencesizliğin bol olduğu toplumlarda, olan bitenin hep istenen nitelikte
olması sağlanamayabilir. Bu pasif ve sorumluluğu kadere bağlayan bir dünya
algısının yaygınlığını gösterirken, aynı zamanda yap et kısmet, kader, kader
kurbanı ve “hayırlısı neyse o olsun” temennisine gerçek dayanak oluyor. “Hayırlısı
olsun” diye yanlış iktidarlar, yanlış ilişkiler, yanlış yönetimlerin hükmüne razı
olunurken, kurtuluşu mucize ve lotaryada arayan insanlar da, her halükarda
haklı olduklarını sanabiliyorlar. Bu da ortaya “hayırlı” bir durum çıkarmıyor.
Bu arada birini öldürmenin
neresi kime neden hayırlı olur acaba? Bunu ayrıca da öğrenmek istiyor insan.
Sevgi Özkan
4 Haziran 2014 Çarşamba
KRALİÇE’NİN KUĞULARINI YEMEK(!)
Memleketin insan
manzaralarına çoktan alıştık da memleket dışında yaşayanların bazısından
dışlaşan abukluk ve geriliğe alışamadık. Bir gazete sayfasında yan yana yer
verilen iki haber, toplumsal kimliğimizin nerelerde zedelendiğini örnekliyor.
Birincisi:“Esmeralda’yı
hastanelik etti” başlığıyla sunulmuş.
Alt başlık: “Almanya’da yaşayan Metin Kolkılıç,
sevgilisine metinden ayrıl diyen falcıyı bıçakladı. Ülkenin en ünlü falcısı
olan Zagorda J. Hastaneye kaldırıldı. Kolkılıç’ın Türkiye’ye kaçtığı düşünülüyor.”
Hem failin, hem de falcının
fotoğraflarıyla süslenmiş haberden Kolkılıç, hakkında Polis tarafından arama
emri çıktığını ve görenlerin belirtilen telefondan bildirmeleri istendiğini
öğreniyoruz.
İkincisi: “Kraliçe’nin Kuğusunu yedi” başlığı ve “İngiltere
bu Türk’ü konuşuyor” yan başlığıyla verilen haberden İngiltere”de yaşayan Hasan
Fidan’ın gölde yakaladığı bir kuğuyu kesip yediğini, 12.inci yüzyılda yürürlüğe
giren yasa gereği ülkedeki tüm kuğuların kraliçeye ait olduğunu bilmeyen 46
yaşındaki faile 100 sterlin para cezası kesildiğini öğreniyoruz. Daha ötesi,
Fidan “Kraliçe’yi çok seviyorum. Kuğuların ona ait olduğunu polisten öğrendim. Özür
dilerim” dedikten sonra “tadı çok güzelmiş” dediğini okuyoruz.
Zavallı kuğudan özür
dileyemeyeceği için Kraliçe’den özür dilemesi de çok düşünceli olduğunu
yansıtıyor diye avunmak mümkün mü bilemiyorum ama kendimizi yeterince
tanıtamadığımız eseflenmesine insanın içinden “daha ne olsun?” demek geliyor
sadece.
Sevgi Özkan
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)