27 Şubat 2014 Perşembe

Artık Çok İyi Anlamalılar.

Bu ülkenin insanları, dini yaşamak özgürlüğü diye dini siyasete alet etmek veya edilmesinde sakınca görmemenin nelere mal olduğunu artık çok iyi anlamalıdırlar. Birbirlerine alnı secdeye değiyor ölçüsüyle yaklaşıp da birbirleriyle beklenmedik çatışmaları yaşayanların artık kendi öz eleştirilerini yapma zamanı geldi. Laiklik kavramını dinsizlik diye algılayıp dindarlık adıyla yapılanların ne olduğu çok iyi görülüyor.

Bunu hem inandıkları dini hem de ülkeyi korumak adına yapmalıdırlar.

Artık dini argümanlar üzerinden siyaset yapanların birbirlerini bile kandıramayacakları bir yere gelindi. Bunun inde birini veya ötekini değil bunu yapmayanı seçmek gerekiyor.

Gerisi zaten baskıcı bir din devleti kurmak olur ki bu Taliban denemeleriyle bile yaşatılamıyor.

Artık dünya azgelişmiş veya çok gelişmiş demokrasilerle küresel demokrasi çağının egemenliğiyle var olunacak bir döneme gelindi. Gerisi bu çağda yaşayamayacak veya  yaşatılmaz da.
Sevgi Özkan

22 Şubat 2014 Cumartesi


Hemşehirlilikten, Herşehirliliğe Ülke ve Dünya Vatandaşlığı

 

 
Günümüzde demokrasi algısının gelişmesine yol açan etkenlerin başında küresel iletişim olanakları gelse de demokrasi ve demokratlık kavramının yeni nesillerce içselleştirilmesi gittikçe zorlaşıyor.
En önemli etken, her alanda şiddet ve demokratik hakların ihlalini yeni nesillere örnekleyen rol modellerinin artması.
 
Günden güne küresel köye dönen dünyada insanlar ve ülkeler, bilişim teknolojisindeki hızlı gelişmelerin etkileşimlerine maruz kalıyorlar.

Ülkelerin kültürel ekonomik ve siyasi gelişmeleri o ülke kadar tüm dünyanın dikkat alınana giren bir küresel etkileşim oluşturuyor.

Küresel iletişim döngüsüne ait etkileşimlerin özgür olması küresel demokrasinin gelişimini de yönlendiriyor.

Kültürel aidiyetlerin yarattığı paradigmal farklılıkların etkileşimi yerel ve evrensel potada yeniden biçimlenen ortak bir demokrasi algısının oluşması ve benimsenmesine yol açıyor. Yerel kültürel kodlanmaların aşılımını ve gelişimini sağlayan temel insanlık ilkeleri özgürlük, laiklik ve sosyal adaletin en uygun paylaşım alanı olabilen demokratik yönetimlerin de küresel çapta oluşması gerekiyor.

Bir toplumun veya bölgenin demokrasiyi yaşatabilmesi için küresel demokrasiye daha çok gereksinim olacağı iyice anlaşılmaya başladı.

Demokrasinin kavramsallaşması için zihinsel alt yapıların kazanılmasında küresel etkileşimle genişleyen vizyonların önemi artıyor.

Bu nedenle gittikçe gezegen ahalisi aidiyeti içinde kavranacak dünya vatandaşlığı, küresel demokrasiyi içselleştirmiş dünyalılarla gerçekleşecektir.

Bu kavramı her toplum kendi yapısallığına uygun yöntemlerle deneme yanılma uygulamalarıyla demokrasi bilincini yükseltecek girişim ve mücadeleleri sürdürerek küresel demokrasinin yerleşmesini, kendi varlığının yaşamsal şartı haline de getirecektir.

Yasak mantığının, demokrasi diye demokrasiyi yok edecek girişimler olarak değil, demokratik normları kollayıcı düzenlemeler olarak yaşama geçirilmesi, bireyler ve ülkelerin ortak demokrasi bilincinin yükselmesiyle mümkün olacak.

Sevgi Özkan

17 Şubat 2014 Pazartesi


Azarlama ve azarlanmanın terse tepen etkileşimleri.

 

Avaz avaz hitabet kimi nasıl etkiliyor bilinmez ama her yerden karşısına çıkıp devamlı kavga tonunda aşağılayıcı konuşmalar yapan,  karşısındakilerde hemen zaping yapma veya oradan uzaklaşma refleksi oluşturuyor.

Önce söylediğinin tam tersini aynı tonda söylemeye devam eden ve hepsinde haklı olduğunu iddaa edenleri dinleyen kendisinin aptal yerine konulduğunu düşünerek oradan uzaklaşır. Zira böyle davranan kişi son derece itici gelmeye başlar. Söylediklerinin kitlelerce dinlenmesini isteyen, göz göre göre yalan söylemeye kalkmaktan ve hayali bir taraftar desteğine dayanarak herkesi karşısına almaktan kaçınmak zorundadır.

Kendi dinleyicisini herkesten önce kendisi kaçırmak ve yıldırmak istemiyorsa bu noktaları hesaba katması gerekir. Kulaklar duymak istemediği seslere kendini kapatınca, propaganda diye bağırıp çağırmaya, her beğenmediği soruyu soranı azarlamaya kalkanı ise hiç  duymaz. Bunu değiştirmeye de hiçbir güç yeterli olamaz.

Bir de yeni nesillere davranış örneği olmasının sakıncası bu bağırışları zaplamak için geçerli bir neden oluverir.
Sevgi Özkan
 

9 Şubat 2014 Pazar


Demokratik düzen otokontrol ile, faşist düzen oto sansürle gelişir.

Otokontrol ve, otosansür gibi iki bireysel kontrol aracının en önemli farkını, ancak böyle özetleyebiliriz.

Demokratik yönetimlerin devamı ve gelişimi, vatandaşların özgürlük ve adalet anlayışlarını geliştiren otokontrol yani kişinin kendini kontrol etme bilincinin gelişimiyle mümkündür.

Erken yaşlarda aile ve okul eğitimleriyle benimsenen otokontrol, bireylerin başkalarının özgürlük ve haklarını hesaba katmadan her istediğini yapmasını önleyen bu davranış, demokrasilerin de gelişmesini sağlar.

Faşist nitelikli totaliter düzenlerde ise kişilerin kendi iradeleri dışında devreye giren yönetimsel dayatmalardan doğan kendini kontrol etme zorunluluğu olan otosansür ise, kişinin yaşamını sürdürmesini sağlayan bir kendine baskı uygulama refleksidir.

Düşüncelerini veya davranışlarını yönlendirerek bireye yaşama şartı sağlayan bu sistemler, toplumun özgürlüğü yaşayamayıp baskılarla güdüldüğü bir korku toplumu yaratır.

Otokontrol, demokratik düzenlerin yaşama lokomotifi olurken, otosansür baskıcı yönetimlerin sürdürülmesine yol açan bireysel çaresizlik refleksi olur.

Ama tarihte pek çok örneği yaşanarak görülen odur ki toplumlar, bu tür baskılara karşı koyma refleksiyle er veya geç özgürlüğe kavuşsalar da olan bu çatışmalara kurban giden nesillere olur.

Bu çağın en önemli ifade aracı olan internetin devlet baskısıyla kontrol altına alınması, toplumları özgürlük haklarının yok edilmesi denir bunun adı da, ne ileri ne geri DEMOKRASİ değil, devlet eliyle örgütlenmiş baskı yönetimi yani FAŞİZM olur.
Sevgi Özkan

 

6 Şubat 2014 Perşembe


Yüz yüze değil, kaset kasete söylenenler savaşı.

Çoğunlukla yüze söylenenleri duyup dinlememe kültürüyle oluşan anlama ve anlamlandırma açığı, gizli dinlemeyle telafi ediliyor sanki.

Konunun ciddiyetiyle ters olsa da durum, önemli bir iletişim gerçeğimizi işaretliyor.

Kim kimi dinlerse değil, kim erken davranır patlatırsa savaşına dönen ve özellikle yönetimi legal ve illegal üstlenenlerin çıkar savaşına dönüşen ataklarla gerçekleşen vuruşmanın yaşamlarımızı neden işgal ettiğini nasıl açıklamalıyız?

Doğruların doğrusunu öğrenme çabasıyla bu savaşları izlemeye razı olmamız, geleceğimizin

ne olacağı kaygısından öte, demokratik bir ülkede yaşadığımızı sanarak haber alma özgürlük hakkımızı kullanmak isteği ve kendimizi güvende hissetme isteğimizden.

Son yıllarda ardı ardına patlayan uluslar arası dinleme skandallarına bakıp ülkemizin çağdaşlaştığını düşünemeyiz zira dünya devletleri her ne kadar etkin dinleme politikaları üzerinden birbirlerini anlamaya ve yönlendirmeye çalışıyorlarsa da, hiç bir ülkede bizdeki gibi güç birliğiyle ülkeyi yönetenlerin muhalefet yerine birbirleriyle böyle açık savaşma örneğine rastlanmıyor.

Muhalefeti dinlemek yerine iktidarın kendi kendini dinlemeye ilerlemesinde ileri demokrasinin rolü tartışılmaz. Böylece kelimenin tam anlamıyla ileri gidilmiş oluyor.

Legal muhalefetin yapıp ettiklerinin korkutulmuş medya üzerinden kamu dikkatine gereğince sunulmamasının önemi de kalmamış gibi. Muhalefeti bile muhalefete bırakmadan kendi içindeki güçlerle yaparak, kendileriyle savaşanların, ayrıca bir muhalefete ihtiyacı olmadığından, legal muhalefetin yapacağı da olsa olsa iktidardan rol çalmak olacaktır.

Oysa iktidar sahneyi, bunca yolu beraber yürüdükleriyle bile paylaşmak istemiyor.

1 Şubat 2014 Cumartesi

Yıllardır muhalefete yönelik siyasi söylem sınırlarını zorlayan ve dikkatleri devamlı tarihe yönlendiren tartışmaların nedeninin aslında iktidarın bugün yürüttüğü keyfi ve usulsüz uygulamalardan dikkatleri uzaklaştırmak adına yapıldığı şimdi daha iyi algılanıyor.
Yine kendi içlerindeki güç çatışmasından doğan ve yönetim zaafiyeti anlamına gelen güçsüzlük noktalarını da gözlerden uzak tutacak bu taktik, çözüm bekleyen ülke sorunlarının tartışılmasını da önlediği ve toplum dikkatini epey oyaladığı için kendileri açısından çok başarılı sanıldı. İktidarın güç birliğinin tek güce inmesi zamanı gelince de her iki tarafın foyası ortaya çıktı.
CHPyi neden muhalefet yapamıyor diye suçlayanlar esas kavganın nerede olduğunu şimdi de anlamadılarsa artık hiç anlatamazlar. Zira kendi dışında herkesi milli irade dışında sayan bu güçlerin yapıp ettikleri ortaya çıkınca bu durum daha iyi anlaşılıyor. CHP ve MHP olsa olsa CUmhuriyet değerlerinin tümden yok olmasını önleyerek önemli bir görev yaptılar.
Sevgi Özkan