ÇOCUĞUN BAŞININ DİN ADINA KAPATTIRILMASINA YOL AÇAN DÜZENLEMELER, ÇOCUĞA BİREYSEL TERCİH ÖZGÜRLÜĞÜ SAĞLAR MI?.
Devletimizin 1990 yılında imzalayarak uymayı vaadedtiği Çocuk Hakları
Sözleşmesi’nin 14- maddesi
“Her çocuğun, kendi
düşüncesini geliştirme ve istediği dini seçme hakkı vardır.
Bu konularda
çocukları büyüten yetişkinlerin de onlara yol gösterme hakkı ve sorumluluğu
vardır.” diyor.
Burada "istediği dini seçme hakkı" kilit kelime.
0-18 yaş arasında bütün insanlar çocuktur gerçeği
doğrultusunda çocuğun din’i algılaması çocuğun gelişimsel ve toplumsal evrelerine bağlı farklı
aşamalardan geçer. 9 Yaşında bir çocuk için böyle bir tercihi yapacak bilinçte olmadığı saptanmış bir gerçektir.
O nedenle bu konuda çocuğu büyüten yetişkinlerin onlara yol
göstermesi hakkı ve sorumluluğunun nasıl algılandığı iyice önem
kazanmaktadır. Çünkü burada büyüklerin mi, çocuğun mu dini tercihinin söz konusu olduğunu tamamen birbirine karıştıran bir yetişkin anlayışı egemen olmaktadır.
Dolayısıyla büyüklerin mensup olduğu din ve dinleri bilgi ve kültürel etkileşim doğrultusunda çocuğa öğretmesi ile şunu
seçeceksin, onun kurallarına uyacaksın zorlaması arasındaki farkın bilincinde olması önemli bir ayrımdır..Bu nedenle çocukların seçimi denen şey genellikle büyüklerin çocuk hakları bilinci ve özgürlük
hakkı algısına bağlı olarak şekillenir. Bu da gerçek anlamda çocukta "hak hukuk özgürlüğü"kavramını önleyici bir sonuç doğurmaktadır.
Çocuğa inanç için yol göstericilik adına objektif bilgilendirme ve doğal kültürel etkileşimden öte baskıcı yönlendirmeler yapılıyorsa, onun çocuk ve insan olarak özgürlük hakkı sağlanıyor değil, tam tersine ihlal ve istismar ediliyor demektir..
Çocuğun haklarının yaşama geçirilmesinde en önemli sorumluluk
da, devletin bu konuda yaptığı yönlendirmelere aittir.
Eğer devlet din adına belli bir din ve mezhebin kültürünü
zorunlu din dersi olarak algılatır ve de İmam yetiştirme amacıyla kurulan din
kültürü ağırlıklı İmam Hatip Okullarını zorunlu seçenek haline getirirse, imza
attığı Çocuk Hakları Sözleşmesini ihlal ve istismar etmiş olmaz mı?
Bu uygulamayı politik çıkar adına kendi lehine kullanmak ise sorumluluktan
öte suçluluk durumudur.
Pek çok yaz-boz ve gelişimsel yönden yanlış uygulamayla
çocuğun eğitim hakkı fazlasıyla ihlal edilirken dokuz yaşından başlayarak kız
çocuğa "başını örtme hakkı" (!) sağlamayı bireysel tercih gibi sunulması, en hafifinden
kara mizah denilecek ama çok ağır bir sorumsuzluk ve hak ihlali örneğidir.
Sevgi Özkan (Sosyolog)