10 Şubat 2016 Çarşamba

"SIRASI MI ŞİMDİ?" SENDROMU.

Bilinçsiz sürücüleriyle ne yapacağı belli olmadan yuvarlanan bir aracın içinde gibiyiz.
Olan bitenlerin ayrımına varamayanlara yarını bile düşündürmeyen yaşam telaşıyla, yadsınamaz gerçeklerin içindeyiz.

Ne yapacağını bilmemekten çok, bilmenin verdiği tedirginliğin kanıksanamaz telaşı bir yanda, yaşamlarımızın kendi çizgisinde ilerleyen gerçeği de öbür yanda.

Çoğumuzun ortak ikilemi, yapıp ettiklerimiz veya yapmak istediklerimizin sırası olup olmadığı üzerinden gelişen "Sırası mı Şimdi?"sorusuyla şekilleniyor

Yaşanmakta olanları çeşitli kanallardan takip ettiğimiz ve olumsuz gidişata karşı yaşantılarımıza normal devam edip etmeme kararsızlığı ile zamanı tükettiğimiz günlerdeyiz

Hepimiz ne yapabiliriz diye kendimize ve etrafımıza soruyor ama davranışlarımızı, ortak bir hamle veya bilince döndürememe ataletinden kurtulamıyoruz.

Biliyoruz ki İnsan aklının umut ve yaratıcılığı, güçlükleri, açmazları er geç ortadan kaldırıyor.
Ne olduğumuzun, ne olacağımızın yanında kıymetinin kalmadığı böyle dönemlerde, gerçeği kavramayı sağlayan tek dayanak çile çekme bilinci.

Gösterilen veya görülen durumların gerçeğini iyi kavramak önemli kazanç olarak, yaşamların kendi gidişini zorladığından "Sırası mı şimdi?" ikilemi yolumuzu kesi kesi vererek bir sendroma dönüşüyor.

Savaşın her türünün bir arada yaşandığı bu günlerde yaşama umutsuzluğunun diyalektiği olan yaşama aşkı da doğuyor.
Bu nedenle ayakta kalmak için belki de her şeyin sırası.

Kendimizi "boş" tutmamak kaydıyla hoş tutmak zorundayız.
Kaybedilen zamanın telafisi olmadığına göre herkes için çözüm, zamanın ruhunu bilinçle yaşamak, tabii ki sorunlarla savaşarak.

Bilinçli çileler dileğiyle.


Sevgi Özkan