MUHBİRLİK KÜLTÜRÜ NASIL
YEŞERİYOR ?
Ortak yaşamda gösterilen sorumsuz ve hatalı
davranışların kısa numaralı telefonla şikayet edileceği merkezlerin oluşması,
vatandaşlık sorumluluğuyla kullanıldığında düzen işlemesi için yararlı ve gerekli olan bir uygulama.
Kilit nokta şikayet hakkının doğru kullanımı.
Son zamanlarda artış gösteren bu uygulamanın
toplumda nasıl bir davranış ve düzen oluşturacağının bazı işaretleri şimdiden beliriyor gibi.
Şikayetçi olma durumu toplumsal ölçütlere
ve düzenin işleyişine ait bir vatandaşlık sorumluluğuna dayandırılmazsa,
birbirinin kuyusunu kazan insanların fesat odaklarına dönüşüerek toplumsal ahlakı da olumsuz yönde etkileyecek gibi görünüyor.
Almanların ortak yaşam alanlarının muntazam işleyişinin
özellikle faşist Nazi döneminde geçerli olan “muhbirlik” döneminden kaldığı değerlendirmesi
ne kadar gerçek bilinmese de, görece imrenilecek bu düzgünlüğün, düzen işleyişini bozanları şikayet etmenin bir vatandaş sorumluluğuna dönüşerek komşusunu
şikayet etmenin bile bir tür erdem sayılmasının pekçok örneği görülmektedir.
Burada ‘Muhbirlik’ sözünün, barındırdığı kötü(!)çağrışıma rağmen, sorun
çözücü yanıyla toplumsal düzende işe yarar bir davranış olarak yaşama geçirilmesinin
marifet sayıldığı da bir gerçek.
İhbar davranışı kişisel hesapla merak, tatmin ve öç alma doğrultusunda
kullanılmadığı zaman önemli bir görev sayılabilirken,
ortak yaşamda kafasına uymayan pek çok şeye kızan ve bilincine varmadığı kızgınlığını duygusal
tepkiyle dışlaştıranların çoğunlukta olduğu toplumlarda, bu davranışın toplumsal düzene olumlu katkısı oldukça zorlaşır.
Ülkemizde, nesiller boyu benimsenen düzen işleyişinin, suçlu sayılanlardan
birinin ibret olarak sallandırılmasıyla
düzeltileceği yargısından, toplumsal işleyişte kusurlu bulunan ve mağduriyet yarattığı düşünülenin dövmekle(!) yetinilen bir yere gelinmesi,
bu yolda ilerleme(!) gibi görünse de, olan biteni kendi yargılamasıyla
yetinip, hukuktan umudunu kesenlerin çoğaldığı bir toplumda muhbirlik de, sadece
olumsuz yanıyla yaşama geçirilen bir seçeneğe dönüşebilir.
Yine günümüzün bazı önemli toplumsal yargılamalarında hukuk üzerinden
iyice açığa çıkan gizli tanıklara dayalı muhbirliğin işlevsel kılınması,
muhbirliği de kimileri için itibarlı(!) hale getirirken, bu davranış eğilimleri
üzerine inşa edilen yeni çarpıklıklarla kendi kaotik kültürünü de oluşturmaktadır.
Son zamanlarda, doktorları, öğretmenleri
kurulan şikayet hatları üzerinden ihbar etmede ki artışın, toplumsal sorumluluk boyutu ile
kişisel hesap görme arasında gidip gelen tercihlerle, toplumsal hak /hukuk arama
açısından nasıl işlevselleştiği tartışılır hale geliyor.
Doktorlara hasta yakınları veya hastalar tarafından
yöneltilen tartaklama, dövme ve hatta öldürme olayları gibi öğretmenlere öğrenci
ve veliler tarafından yöneltilen saldırıların yanında bu şikayet telefonlarının,
önceki dönemlere göre daha gelişmiş(!) gibi görünmese de, hak arama ölçütleri
açısından aynı risk parantezine girdiği muhakkak.
Yine başına buyruk sürücü davranışları yönünden taksicilerin kendileri
hakkında yapılan ihbarlardan doğan cezalarla davranışlarına çeki düzen vermek
yerine bütün hıncını başkalarından çıkarma yolunda gel-git yaşadıkları
görülmektedir.
Çoğu kez kurunun yanında yaşın da yanmasından doğan
mağduriyetlerin ihbar kültürüyle davranışlarına dikkat etme alışkanlığı da kazandırabileceği
varsayımının ne kadar geçerli ve kurallara uymaya zorlayacağı olduğu bilinmese de,
şu anki biçimiyle muhbirlik kültürünün trafik düzeninden daha kaotik
bir davranış düzeni yaratabileceğe ortada.
Düzeni aksatıyor diye kızdığı veya kişisel gerekçelerle mimlediğini
kendi kişisel çıkarı üzerinden oraya
buraya ispiyonlamakla, düzen sağlamak adına ilgili makamlara bildirmek arasındaki fark, yeni nesillere nasıl ve hangi
örneklerle kodlanacak? Sorun burada.
Sevgi Özkan