7 Ekim 2017 Cumartesi

YURTTAŞ MUHALEFETİ.
Yurttaşlarda sivil protesto bilincinin önemi, toplumu ilgilendiren temel sorunlara yerinde tepki vermesinden kaynaklanıyor.

Türkiye'de az rastlanan tepkisel kalkışmaların oluşmamasının en temel nedeni, yurttaşların tepki anlayışının yetersiz ve çoğunlukla partisel yandaşlık içinde kalması.

Mevcut yasaları tanımama keyfiyetiyle istediği doğrultuda ayarlama yapan bir yönetim varken, yurttaşların her şeyi bırakıp bu konuda sadece muhalefeti seçmiş partileri eleştirmeyi demokratlık sanma aymazlığı, önemli bir temel hata.

Zira olan biteni gereğince takip etmeyip arada bir baktığı ve de  kendine dokunduğu konularda bile  ne yapıp ettiğini yine gereğince takip etmeden ve iktidarın baskısıyla topluma yeterince ulaşamayan girişimleri hesaba katmadan muhalefeti eleştirmek, gerçekten önemli bir aymazlık.

Demokrasilerde yurttaşlık bilinci birey'in sorunlar karşısında peki ben ne yapıyorum diye önce kendine sormasıyla gelişir.

Herkes baskı nedeniyle iktidara veremediği aklı, yarım yamalak bilgilerden oluşturduğu çözümsel çıkarımlarla muhalefete vermeye kalkınca, bunu da yeterli sanınca, ortaya en çok baskı uygulamasının biçimlendirdiği tepkisiz bir toplum çıkıyor.

Kamu oyu oluşması önce yurttaşın olan bitenle dedikodu düzeyinin dışında ilgilenmesiyle mümkün olduğundan, yaşananlar karşısında çok sıkılıp haberdar olmamayı kurtuluş sananlarla, etkili bir muhalif kamuoyu oluşamaz.

Gelişmiş batı toplumlarında tepki oluşturan toplumsal sorunlar, toplu protestolarla kamuoyunu sergilediğinden, partiler ona göre yön alırlar.
Bizde ise özellikle her şeyin kendisinden beklendiği ve her şeyin nedeni olarak nitelendirilen ana muhalefet  partisine çatma ve akıl verme demokratlığı(!)ile geçiştiriliyor.

Bu konuda taze bir örnek iki üç gün önce gelen haberlerde dışlaşıyordu.
Basın özgürlüğüne 1766'lardan beri kesintisiz uyan İsveç'te gerçekleşen Götteburg Kitap Fuarı'na Nazi yanlısı yeni bir oluşum katılmak isteyince izin verilmiyor. Bu tepkime için ayağa kalkan birkaç yüz kişilik Nazi yandaşı kalabalığın karşısına binlerce yurttaş kalabalığı toplu gösteri olarak dikiliyor.

İşte demokrasinin içselleştirildiği toplumların toplumsal refleksiyle bizim gibi her şeyi kendi dışında  oluşumlardan bekleyen yurttaşların ve toplumun farkı burada.
Zira fikirsel tepki yerine eli sopalı duygusal tepki verme kültürüne sahip bir toplumda, bu durumun politik kışkırtmalarla iç savaşa döndürülmesi olası.

Fikirsel tartışmayı duygusal tepkiyle karşılamanın demokratlık olmadığı yine her alanda bilinen bir şey.

Demokratik reflekslerin, fikire fikirle karşı durma, pratikleriyle içselleştirilmesine ortam hazırlamak önemlidir.

Bu nedenle toplum yönetiminden sorumlu olanların küfürlere değil fikirlere saygı duyması gerekir.

Ana muhalefet Partisi acil çözümler dışında yurttaşlara saygı ve bu temel hak arama konusunda etkili protestolarda partizanca öne çıkmadan yaptığı yönlendiricilikle; adalet yürüyüşü, adalet sempozyumu ve buna benzer uzun vadeli demokratik davranış eğitimi sunması çok önemli.

Ana muhalefetinin Cumhuriyetin temel kazanımları doğrultusundaki göze görünmeyen çabalarını anlayanların sayısı zaten yüzde yirmi beşi geçmez.

O nedenle başarısını seçimlerde aldığı oy sayısı ile ölçümlemek, toplumun selameti açısından gerçekleri yansıtmayan geçersiz bir değerlendirmedir.
Yüzde yirmi beşi genişletmenin, yollarını bu tür temel eğitimle sağlama çabasını yeterli muhalefet yapmamak gibi yorumlamak, gelinen yerde gerçekleri görmekten son derece uzak, trajikomik bir lüks oluyor.

Bu konuyu muhalefete eleştiri yapmamak gibi algılayanlara verilecek cevap kendilerinin nasıl muhalefet yaptıkları ve neden eleştirdikleri alanda çalışmadıkları olmalıdır. Demokratik toplumlarda Siyasi partiler, yurttaşların emir eri değil, sorunların çözümüne katılım bekledikleri toplumsal kurumlardır.
Biraz bilgi, biraz bilinç lütfen.

Sevgi Özkan




29 Nisan 2017 Cumartesi

DİYALOG

DİYALOG Nedir?
İki kişi arasında geçen konuşma diye kısaca tanımlanan iletişimdir.
Aslında düşünsel iletişim biçimi yoluyla gerçekleştirilen bir aktarım alışverişi diye de tanımlanabilir.
Zihnin olan biteni kavrama ve yorumlamasında ulaşılan anlam ve anlamlandırma ortaklığı Kavram ise,
Düşünce inşaasında farklı öncüllerden yola çıkarak oluşturulan fikirlerin karşı karşıya gelmesi ve her iki tarafın yine her ikisinin öncüllerini ayrı ayrı yorumlanmasından ortak sonuç çıkarma çabası: Diyalog dur. 
Zıt veya aynı yönde oluşan farklı anlamlandırmalar ve bilgisel kodlanmalardan doğan kavramsal farklılıklar üzerinde durulmadan gerçek anlamda diyalog ve de anlaşma mümkün olamaz
Bu karşıtlık analizlerinin, karşıtlarca duygusal değil akılsal olarak ele alınmasıyla ulaşılan sonuç, iletişim açısından etkili olan diyalogun sağladığı yararı ve gerekliliği işaretler..
Diyalog diye karşılıklı dilsel dövüşme ve sövüşmeler veya tek taraflı bildirimlerin yeterli sanılması en önemli hatadır.
Sevgi Özkan