20 Kasım 2014 Perşembe

ÇOCUKLAR NEDEN HAKLI ?:

İnsan ve Çocuk Hakları, çoğunlukla söz söyleme hakkına sahibi olmak ile söylediğinde haklı olmanın birbirine karıştırılırdığı kavramlardır.

Hak arama kültürü dolayısıyla demokrasisi gelişmemiş toplumlarda “haklılık” haklı olmaktan öte büyüklerin daima haklı, çocukların da haksız olduğu yönünde şekillenmiş hiyerarşik bir algıyla kabullenilir.
Sözü kesilmeden dinlenmediği ve birey olarak doğuştan sahip olduğu haklarının sağlanmadığı yerde genel olarak çocuğa senin hakların var demek bu algının haklarının büyüklerce çocuğa bağışlanması biçiminde anlaşılır.

Çocukların “hakları” olması, onların her yapıp ettiğiklerinin doğru ve haklı olduğu anlamına gelmediğinin kavranması hak arama kültürünün en önemli noktasıdır..
O nedenle çocuk kendine hak verilirse değil zaten haklara sahip olduğu için “BİLMESE DE HAKLI”dır.
 “çocuk işte, o ne bilecek, ne anlayacak” tarzı yaklaşımlarla
Sözleri dinlenmeden, büyüyen çocuklar, “haklarını” kavram olarak kolay öğrenemez bilemezler.
Sözlerinin dinlenmesi ve haklı olup olmadığını kavraması ancak kültürel davranış etkileşimiyle sağlanır.
Sözüne kulak verildiği bir çevre kültürüyle büyüyen çocuk, söz söyleme hakkını kullandığı için söylediklerine gösterilen tepkiler üzerinden dediklerinde haklı veya haksız olduğunu anlama fırsatını da yakalar.
Çocukların yaşama katılımında en önemli hakları, onların da bir fikir ve söz söyleme hakkı olduğunu onlara kavratacak iletişim modellerini yaşamasıdır.

ÖZETLE: Söz söyleme hakkı önlenmiş çocuklara senin hakların var demenin haklarını öğrenmesi için yeterli olduğunu düşünme yanılgısı, büyüklerin hak kavramını kendilerinin bahşettiği bir kavram olarak algılamasıyla ilişkili olduğundan çocuklara bağışlar gibi senin hakkın var demek o çocuğun haklarını öğrenmesi anlamına gelmemektedir.

Büyüklerin ÇOCUK KATILIMI ile ÇOCUK KULLANIMI arasındaki kıl payı farkı anlamamaları da, çocuk haklarını savunma adına büyüklerce yapılan pek çok hatalı tutumdan kaynaklanır.

Kendi hatalarını düzeltmeden çocuğunun hatalarını eğitmeye kalkarak “Be demesene Be” kültürünün yapı taşlarını örenler, aslında hak arama kültürünün kendi rol modellikleriyle oluşacağının ayrımına da varamayanlardır.

Sözlerinin dinlenmediğini söyleyen ebeveynler çocuklarının sözlerini dinlemesini beklemek hakkına sahip değillerdir. Hak arama kültürünü çocuğa kazandırmak sadece sen haklısın demekle değil, haklarını algılatacak davranış modelleriyle oluşuturulur.
Sevgi Özkan