26 Haziran 2010 Cumartesi

GÖRÜNTÜ SAĞIRLARI İLE GÜRÜLTÜ KÖRLERİNİN SAVAŞI. (Diyalog !)

Çağımızda olup bitenleri anlamaktan önce isim koymaya bakıyoruz.Çağımıza konulan isimlerden biri de GÖRÜNTÜ ÇAĞI. Herşeyin görüntüsel olarak anlam kazandığı, içeriklerin görüntüde dışlaşmadan varolabilemediği, hesaba katılmadığı bir çağda yaşıyoruz.

Yine herkesin kendi avazından öte birşey duymadığı bir GÜRÜLTÜ ÇAĞINDA yaşadığımızı da söyleyebiliriz. Bu nedenler, insanlar arasında diyalog kurmayı da zorlaştırıp bazen imkansızlaştırıyor.

Birbirini realite olarak görmeyen insanlarla, birbirini realite olarak duymayan insanların oluşturduğu yaşam platformunu, çatışmasız sürdürmek mümkün değil sanki.

Görüntü çağının sağırları, sesini duymadıklarını görmüyorlar zaten. Gürültü çağının körleri de görmediklerinin sesini hiç duymuyorlar.

İletişim tekniklerinin her ses ve görüntüyü açığa çıkardığı günümüzde, bakmakla görmek, duymakla algılamak ve algılamakla kabul etmek arasındaki fark, her geçen gün daha büyümeye başladı. Kendi haklılığına inananlar, çıkardıkları gürültüden, önce: kendileri sağırlaşıyorlar.

Dediklerinin nasıl anlaşılacağını hesaba katmadan bağıranlardan geçilmiyor.. Bu seslerin, ulaştığı tarafta anlayışsızlık duvarlarına çarpmasından oluşan gürültü, sahiplerine bekledikleri cevap gibi geri yansıyarak gürültüyü arttırıyor.

Görmedikleri yani asla dikkat alanına almadıklarına sesli atış yapan körlerle, duymadıkları sesleri, görmeyen sağırlar arasında kıyametler kopuyor.

Kendi avazlarının gürültüsüyle sağırlaşanlar, diğerlerini göremedikleri için kendi görüntülerinin yansımasıyla savaşmaya mahkum oluyorlar.Farklı görüntü ve sesler birbirine ulaşamadıkça diyalog yerine çatışma doğuyor.

Bu çatışmanın adını koymak, nedenini iyi anlamaktan daha kolay olduğu için herkes ad koymakla uğraşıp neden çatışıldığını doğru dürüst anlayamıyor.

Bağıranın görmediği, görenin duymadığı bu çatışmalara kültürel farklılıkların belirlediği anlamlandırma ve algılamalar üzerinden çözüm bulma çabası, artık daha bir önem kazanıyor.

Farklı değerlerin egemenlik alanını iyi tanıyanların aracılığına yani yaşam kültürlerinin birbirine çevrilmesine artık daha çok ihtiyaç var.

Farklı kültürlerin birarada varolabilmelerinin en önemli şartı, birbirini gerçekten duymak ve görmek yani yoksaymamak olmalı, bu da tarafların erişecekleri ortak bilinç ve onayı ile sağlanabilir.

İnsanlığın gelişimi bu yeni bilinç evresine doğru yol almakla oluşacak.



.

.