29 Temmuz 2011 Cuma

UMUTSUZLUK DAYANIŞMASI.

Tek, tek ışıklar sönerken hava kararıyorsa umutsuzluk, aydınlanıyorsa umut duyulur.
Akılsal gelişim yönünden ortak kodlanmalarla ortak paradigmaya sahip olanlar, her gün tek, tek ışıkların söndüğüne şahit olarak umutsuzluğa kapılıyor.

Ortak umudu yok eden ortak aklın bunalımlı günler, sönen ışıkları koyu bir karanlık olarak algılatıyor.

Zamanın ruhu, kendilerini çevreleyen karanlığın içinde yol gösterici ışıkları kaybedenlere bir aydınlığa yaklaşılacağını algılatamadığından umutsuz ve bıkkınlık yayılıyor.
Oysa en karanlığın, aydınlığa en yakın olduğu gerçeği, böyle anların umudu olmaya devam ediyor.

Kendilerinden uzakta kimlere umut olduklarını bilmeden ışıklarını söndürenler veya söndürülenler, onların karanlığını nasıl çoğalttıklarını algılamıyorlar.

Dayanışma, kendi ışığını söndürmenin kendinle ilgili bir karar olmayacağını bilmekle doğar.

Başkalarının aydınlığı da olanlar tüm bedellere rağmen bu sorumluluktan kaçma özgürlüğünü kullanabilirler mi?

Duygu ve düşüncelerin görünmez birlikteliğiyle oluşan dayanışmanın gücü aklın zaferini er geç sağlar.

Umuda ışık olanla umutsuzun dayanışması önemli bir güç oluşturur. Bu yaşamın kişisel ve toplumsal tüm alanları için geçerli olan bir saptamadır.

Sevgi Özkan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder