1 Temmuz 2011 Cuma

MÜMKÜNSE YAVAŞLA!

Herşey hızlandı.
Herşeyin değiştiği algısı da öyle.
Kitle iletişimindeki ulaşılabilirlik çok sayıda uyarana hedef olmayı zorunlu kıldığından, uyaranlara  olumlu olumsuz tepki verme çabası da günlük yaşam hızını arttırdı.
Hızlı uyarılan beyinler, hızlı yiyip, hızlı hareket etmeye başlayınca düşünme biçimi de değişti.
Bilgilenmenin düşünmeyle bütünleşmesini önleyen hız cehaletle birleşen insan yaptırımları oluşturarak düşüncesizliği otomatikleştirdi.
Bu nedenle bedenlerimiz pekçok açıdan gelişim gösterirken beyinsel gelişimin aynı hızla büyüdüğü  ise tartışmalı hale geldi.
Şiddetin dişa vurumu olarak öfke, düşünmeye fırsat vermeyen duyguların otomatik tepkisine dönüştü.
Çoğu insan için döğüşmek, en etkili iletişim olurken öldürme en kesin sonuçlu öfke bastırma metoduna dönüşüverdi. ve normalmiş gibi kabullenilmeye başlandı.
Artan ve önlenemeyen kadın cinayetleri neredeyse erkeklik olgusunun yeni algısına dönüştü.
Beyinlerini her an yapay bilgisayar olan iletişim makineleri ile test etmek zorunda kalan zamane insanı, elde, kucakta, kulakta taşınarak vucudun parçasına dönüşen tüm makinelere uyum sağlamakla görevli canlılara dönüştü.
Bu gidiş, kendi tersini de özleterek, yavaşlama olgusunu devreye sokmaya başladı.
Yavaş yemek, yavaş şehirler kavramına sarılınması, ne oluyor sorusuna cevap bulmak için mola istiyen yorgun ve şaşkın insanlığın son umudu oldu.
Sevgi Özkan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder