29 Temmuz 2011 Cuma

GERÇEĞİN HALLERİ!


Kişilerin kendilerini sundukların biçimde algılanma gerçekliği!
Yüz yüze iletişimin gerçekliği yanında daha avantajlı sanılıyor.
Acaba?

Zaten sorun bu sanma va sandırma üzerinden biçimleniyor?
Kendi sunumlarımızın puslu dünyasından gerçeği göremez hale gelsek de memnunuz sanki.

Hayal ettiği müddetçe yaşayan insan türü, hayal ortamını gerçeğin yerine inşa ederek yaşamayı tercih ediyor.

Bu anlamda gerçeği arayan da yok zaten.

Gerçek diye sunulanın hükmü gerçeğin önüne geçti.
Bir şeyin gerçek olmasından çok gerçekmiş gibi kabulü üzerinden çatışmalar veya mutluluklar yaşanıyor.

Düşünceler bu kabuller üzerinden biçimleniyor.

Sanal alemin hükmüne girmeyen tek şey doğasal yıkım ve afetler.
Geldi mi vuruyor. 

Kuşku üzerinden gerçeği biçimleyen zihinler, depremler, seller ve bu gibi oluşumuna yol açılması önlense de kendisi önlenemez durumlarda, gerçeği algılıyor.

Ona bile doğa dışı nedenler bulmaya kalkan kafalar sel sularına kapılınca gerçeği yaşayarak algılıyorlar.
  
Gerçeğin algılanmasında ortaya çıkan bu gerçeği kabul edip ona göre mi davranmak gerek, yoksa algılanma gerçeğine göre mi vaziyet almalı?

Olmak veya olmamak edebi tiradı yaşamda gerçek olmak veya olmamaya dönüştü sanki.
Sevgi Özkan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder