31 Ocak 2014 Cuma

Ülkenin bütün derdi gündemde tutulan polemiklere hapsolurken gerçekten ne olup bittiğini öğrenemediğimiz halde bütün toplum dikkati yönetenlerin siyasallaşma savaşanlarına endeksleniyor. Devamlı bağırıp çağırma ve tehditlerle gençlere ve yandaşlarına pervasızlık modeli sunan bu yönetim tarzı çoğu insan için kafan neye kızarsa kime düşmansan saldırabilirsin vizesi yerine geçiyor, bu
modelin en önemli etkileşimi sıradan insanların, yönetim mertebesine gelen büyük insan (!) konumundakilerin böyle davranmalarını doğru geçerli ve samimi bir davranış yorumsamasıyla örneklemesinde. Böyle davrananları kendilerine daha yakın bulmaları bu örneklemede en geçerli etken. O da benim gibi düşünüyor ve davranıyor o halde ben de bu işi yapmaya aday olabilirim diye basitleştirip kendi eziklik duygularını hissetmiyorlar. Ona baştan vekalet vererek her yaptığını ayrıca düşünmeye ve yargılamaya uğraşmıyorlar. Ne yaparsa doğrudur ön kabulü yanlışları görmemek için en güzel perdeyi oluşturuyor. O nedenle üstü örtülmez hatalar hep komplo torbasına konularak çöpe yollanıyor.Gerçekten yanıldıklarını anladıklarında da iş işten geçmiş oluyor. Bu kendini feda etme güç olana tapma ve biat etme kültürü de maalesef böyle bireyler yetiştiriyor. Bunların toplum nüfusdaki sayısal üstünlüğü de böyle yönetimleri iktidarda tutmaya ve bu kültürün ürünü yeni nesiller yetişmesinin garantisi oluyor. Sandıktan öteye bir değerlendirme ölçütü geliştirmeyin düzenlerin adına demokrasi koyulan herşey demokrasi sanılıyor. İşin
onulmaz çelişkisi de o ki demokrasi bu tür aşamalardan geçerek yerleşiyor.
Sevgi Özkan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder