Karşımızdaki bağırıp çağırmayınca biz haklı mı
oluyoruz ?
AB’de bağırıp çağırarak tartışılmamasını, eleştirilerin önemsiz
olması gibi algılatma çabasını politik başarı sayarak ne kadar yol alabileceği sanılıyor.
Bağırıp çağırıp dövüşerek konuşmayı tartışma sayan duygusal iletişim
tarzımıza karşın fikre fikirle cevap verme ilkesine dayalı batılı tartışma
anlayışı birbirinden çok farklı.
Bu farklılık sonucunda yapılan görüşmelerin yanlış okunmasına
ve bunun doğru gibi kabul edilmesine yol açıyor.
Bu nedenle içerde pek çok hatada altımızı oyan dış güçlere
yükleme çabasına karşın, ardından atıp tuttuklarımızla yüz yüze konuşurken 180
derece tersine dönmeyi de beceri sayan ön kabullerimiz, dış politika eksenli görüşme
ve tartışmalar da farklı değerlendirmelere yol açıyor.
Üye olmak için başvurduğumuz AB yetkilileriyle son
uygulamalarla demokratik standartlardan ne kadar sapılıp sapılmadığı üzerinden
yürütülen görüşmelerde hükümet yandaşlarının, görüşmeler çok iyi geçti haklılığımızı
anladılar türü açıklamaları, bu alanda kimin ne derken ne anlatmak istediğini bilen
deneyimli yorumcularca endişeyle karşılanıyor.,
Kapalı kapılar ardında AB’nin konuyla ilgili ciddi uyarılarını
bağırıp çağırma yoluyla değil fikirsel aktarımla bildirildiğinin altını çizerek
konunun nerelere gidebileceğinin önemini vurgulamak istiyorlar.
Bu görüşmelerin çok iyi geçtiğini söyleyerek içeride sadece sohbet
edilmiş havasını yansıtmaya kalkan iktidar yorumcuları her şeyin yolunda havasındalar.
Bu tür tartışmalarda bizim sergileye geldiğimiz bağırıp efelenme yoluyla üste
çıkma gösterisinin gerçekleşmemesi, olmasından korkulanın olmaması anlamına
geldiği için tabii ki iyi bir şey olsa da sanki içerde o yetkililerin
uyarılarına gerekli cevaplar verilerek hadleri bildirilmiş gibi yansıtma
çabaları uyarıların yeterince algılanmadığını da gösteriyor.
AB’de bağırıp çağırarak konuşulmamasını, eleştirilerin önemsiz
olması gibi okuma ve algılatma çabasını politik
başarı sayarak ne kadar yol alabileceklerini sanıyorlar.
Önemli olan yanlışların altının çizilmesi ve dikkate
alınmasıdır. Bu yorumlar bu açıdan umut vermiyor.
Sevgi Özkan
Merhaba Sevgi Abla, önce kendimi hatırlatayım ben, Fenerbahçe'sinden Memo. Sizin blog yazılarınızı tesadüfen buldum ve bulduğuma da çok sevindim. Büyük bir keyifle okumaya başladım. Artık yeni bir takipçiniz var. Size ve Abdullah Ağabeye en içten selamlarını iletirim. Benimde naçizane blog adresimi yazayım http://mb.muharrem.co.uk
YanıtlaSil