23 Ocak 2014 Perşembe


Karşımızdaki bağırıp çağırmayınca biz haklı mı oluyoruz ?

AB’de bağırıp çağırarak tartışılmamasını, eleştirilerin önemsiz olması gibi algılatma çabasını politik başarı sayarak ne kadar yol alabileceği sanılıyor.

Bağırıp çağırıp dövüşerek konuşmayı tartışma sayan duygusal iletişim tarzımıza karşın fikre fikirle cevap verme ilkesine dayalı batılı tartışma anlayışı birbirinden çok farklı.

Bu farklılık sonucunda yapılan görüşmelerin yanlış okunmasına ve bunun doğru gibi kabul edilmesine yol açıyor.

Bu nedenle içerde pek çok hatada altımızı oyan dış güçlere yükleme çabasına karşın, ardından atıp tuttuklarımızla yüz yüze konuşurken 180 derece tersine dönmeyi de beceri sayan ön kabullerimiz, dış politika eksenli görüşme ve tartışmalar da farklı değerlendirmelere yol açıyor.

Üye olmak için başvurduğumuz AB yetkilileriyle son uygulamalarla demokratik standartlardan ne kadar sapılıp sapılmadığı üzerinden yürütülen görüşmelerde hükümet yandaşlarının, görüşmeler çok iyi geçti haklılığımızı anladılar türü açıklamaları, bu alanda kimin ne derken ne anlatmak istediğini bilen deneyimli yorumcularca endişeyle karşılanıyor.,

Kapalı kapılar ardında AB’nin konuyla ilgili ciddi uyarılarını bağırıp çağırma yoluyla değil fikirsel aktarımla bildirildiğinin altını çizerek konunun nerelere gidebileceğinin önemini vurgulamak istiyorlar.

Bu görüşmelerin çok iyi geçtiğini söyleyerek içeride sadece sohbet edilmiş havasını yansıtmaya kalkan iktidar yorumcuları her şeyin yolunda havasındalar. Bu tür tartışmalarda bizim sergileye geldiğimiz bağırıp efelenme yoluyla üste çıkma gösterisinin gerçekleşmemesi, olmasından korkulanın olmaması anlamına geldiği için tabii ki iyi bir şey olsa da sanki içerde o yetkililerin uyarılarına gerekli cevaplar verilerek hadleri bildirilmiş gibi yansıtma çabaları uyarıların yeterince algılanmadığını da gösteriyor.

AB’de bağırıp çağırarak konuşulmamasını, eleştirilerin önemsiz olması gibi okuma ve  algılatma çabasını politik başarı sayarak ne kadar yol alabileceklerini sanıyorlar.

Önemli olan yanlışların altının çizilmesi ve dikkate alınmasıdır. Bu yorumlar bu açıdan umut vermiyor.
Sevgi Özkan 

1 yorum:

  1. Merhaba Sevgi Abla, önce kendimi hatırlatayım ben, Fenerbahçe'sinden Memo. Sizin blog yazılarınızı tesadüfen buldum ve bulduğuma da çok sevindim. Büyük bir keyifle okumaya başladım. Artık yeni bir takipçiniz var. Size ve Abdullah Ağabeye en içten selamlarını iletirim. Benimde naçizane blog adresimi yazayım http://mb.muharrem.co.uk

    YanıtlaSil