7 Ocak 2014 Salı


Artık çekme be Türkiyem,

 

Toplumca yaşadığımız ve dikkatli izleyicilerin gözünden kaçmayan pek çok gizli ve gizemli girişimin, şu veya bu şekilde medya üzerinden kamuoyuna yansıdığı görünüyor. Tabii görene ve gösterene.

Başbakan ve yardımcısının “Milletin ordusuna kumpas kurdular” itirafından önce Cemaat başının “koskoca adamları o yaşlarında karşılarında durdurdular bu içime dokundu” benzeri sözü toplum dikkatine sunuldu. Fakat Cemaatin ordu mensuplarına yapılanları eleştiren bu sözü ortaya çıkan yolsuzlukları geri plana itecek yargılama tartışmalarında şu an dikkate alınmıyor gibi.

Oysa bu söz ardından gelen iktidarın beklenmedik ifadesi, aslında her iki tarafın bu konuda kendini aklama savaşının başladığını açıkca gösteriyordu.

Yani yapılırken kimsenin itirazına uğramayan düzenlemeler, bunca kılıf ve çarpıtmaya karşın kamuoyu vicdanında geri tepmeye başlayınca ve kamuoyuna başvurulacak dönem yaklaşınca "valla ben yapmadım o yaptı öğretmenim" türü suçu üstünden atma çekişmeleri ortalığı kapladı.

Bunlar, aslında faturayı birbirlerine ödeterek suçtan kurtulma çabasının dışa vuran işaretleriydi.

Ne zaman mı? Tabii ki birbirlerine düşmeye başladıkları zaman.

Aslında hanidir süren çekişmenin patlama nedeni yaklaşan seçimler için iktidar kavgası olarak yorumlansa da, ülke gündemini devamlı takip eden dikkatli bakışların başından beri derin güç çekişmesinin ve her hamlenin ardından o hamleye karşı bir hamle gibi zamanlaması dikkat çeken ataklarla yürüyen gelişmelerin, gerçekte olan bitenle gösterilenin aynı şey olmadığını gösterdiği meydana çıkıyordu.

Başından beri aynı görüş doğrultusunda birbirini kollayarak yürütülen güç dengeleri, çeşitli nedenlerle bozulup bu ortak suçtan kendini kurtarma ve aklanma çabası öne çıkınca, oluşan karşılıklı vuruşlar, bir sizden bir bizden derken her iki tarafı da açığa çıkarmaya başladı.

Bunları, sunulduğu gibi gerçekten bir derin devletle ve sadece asker vesayetinden kurtulma savaşı sanan kimi aymazlar, olan bitenleri kendi aydın (!)idealleri doğrultusunda anlamlandırmaktan, hukuk dışı oluşumları teferruat saymaktan, yaşananların gerçeğini uzun süre göremediler. Görmeğe başladıklarında ise pek çok masum insan onların destekleriyle legalleşen bu ortamın çoktan maddi manevi kurbanı olmuşlardı.
Dayanışmayla oluşturulan korku düzeni, Gezi olayıyla ortaya çıkan demokratik hakka dayalı birikmiş protestolarla gidişatı beklenmedik biçimde bozunca, dağılmaya ve pek çok şey ortaya çıkmaya başladı.
 
Böylece içine atılan pek çok anti demokratik maddeye rağmen yetmez ama evet diye onaylanan demokrasi çuvalı, boşaltılma aşamasına gelip, içinden çıkanların ne olduğu anlaşıldıkça, ben zaten demiştim çarklarıyla, yanılmışız öz eleştirileri de artmaya başladı. Bu arada yasada hala duran anti demokratik maddelerin demokrasi diye sunulmasıyla olan yine bu uygulamalara kurban olanlara oluyor.

Baştan görmediklerini sonra görüp öz eleştiriyle yola devam eden aymaz aydınlardan ve yönetimlerden bu toplum hep çok çektiyse de artık tüm pişmanlıklar rağmen dayanılacak sağlam bir hukuk ve demokrasi düzeninin kalmaması, durumu daha önemli kılıyor.
Artık demokratik ve hukuk hamleleri diye yapılanlara dikkatle eğilmek, çözüme değil, durumdan sıyırtmaya hazırlanan kılıfları da iyi algılamak gerekiyor. 

Artık ne çektin be Türkiye yerine, ortak bir dürüstlükle herkesin, "Artık çekme be Türkiyem" bilincine ulaşması gerekiyor.

Sevgi Özkan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder