4 Mart 2013 Pazartesi

Aletlerle kaşgözle anlaşacağımız günlere az mı kaldı?

“Filmlere de konu olan, el ve parmak hareketleriyle bilgisayarları kontrol etmeyi sağlayan Leap Motion algılayıcının günlük hayata girmesine çok az bir süre kaldı.Bilgisayarla insan arasındaki etkileşimi maksimum düzeye çıkarması beklenen sistem,13 Mayıs'ta ön siparişle ürünü satın alan müşterilere gönderilmeye başlandıktan sonra,19 Mayıs'tan itibaren de mağazalarda satılmaya başlanacak. Sistemin ön siparişler için belirlenen satış fiyatı 79.99 dolar olacak”.

Cumhuriyet gazetesinde okuduğum bu haber umut verici olduğu kadar ürkütücü de.

Zira her yeni akıllı buluşun ardından hemen bir yenisi gelince aradakileri atlayıp son olana dikkatler toplanıyor. Eski olan da zaten piyasada çoktan kayıplara karışmış oluyor, ara ki bulasın.

Bizim gibi son model icatları kullanarak medeniyet açığını kapatmaya çalışılan ülkelerde hep en son çıkan aletlere talip olunur. O da kısa sürede eskidiğinden hemen bir şeylerden geri kalmışcasına ne yapıp edip yenisine sahip olmaya bakılır. Ve gün geçtikçe daha az eforlu kullanımlarla neredeyse kaş göz işaretiyle çalışacak akıllı aletlere sahip oluyoruz ve de onların esiri olmaya başlıyoruz. Geçenlerde ilk çağ insanının çok daha zeki olduğunu yazıyordu. Doğru olabilir bu gidişle altler akıllanırken insanlar aptallaşacağa benziyor.

Ürkütücü olan bu. Daha da beteri neredeyse insanlar insanlardan çok aletlerle anlaşacaklar. Aletlerle yuva kuracaklar.

Buna bir örnek de hergün SkyP’dan konuştuğum gurbetteki yakınımla birden bire Türkçe konuşarak birbirimizi anlamadımızı farkettik. Zaten günlük dili Almancayla da konuşmaya devam etme alışkanlığında olan muhatabımın dediklerini kulak dolgunluğundan öte bilmediğim bu dilden söylediğinde daha iyi anladığımı da fark ettim.

Sanki gittikçe artan kafa karışıklığı, konuşarak anlaşmayı zorlaştırırken digital dilde konuşma işaretlerinin yakında tüm dillerin yerini alacağını düşünmek de çok yanlış değil.

Son gördüğüm alfabe digital dil işaretleriyle nelerin anlatıldığı üzerineydi. Ve bunu öğrenmeden okur yazar sayılamıyacağımız gerçeği bütün çıplaklığıyla ortaya çıkıyor. Aleti alanın Üsküdarı geçtiği bu dünyada biz neredeyiz bilemiyorum

Sevgi Özkan

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder