19 Ağustos 2011 Cuma

BERABER DÜŞÜNMEK Mİ?


Sosyal medyayla sağlanan ortak alan üzerinden yürütülen yazışmaların ortak düşünce üretimine yaradığı söyleniyor.

Sürekli haberleşme üzerinden yürütülen bu iletişim alanında: bilgiden çok bilgi kırıntısı ve çeşitli haberlerle devamlı uyarılan zihinler, bu malzemelerden kolayca ürettikleri sözler kadar düşünce de üretebiliyorlar mı?

Özümsenmiş bilgilerden düşünce üretimine zaman ayırabiliyorlar mı?
Kafa kurcalayıcı olan bu.

Çoğu kez, aynı konu veya olgunun farklı yanını ele alarak vardıkları sonuç üzerinden yapılan tartışmaların çatışmaya dönüşmesi, beraber düşünebilmek ve bir sonuca varabilmek için önce kavram ve bilgi onaylaşması gerektiğini gösteriyor.

Söylenenlerin doğru ifade edilmesi ve doğru algılanması gerçekleşmeden, yandaş veya karşı duruş sergilenmesi, toplu kabuller üzerinden toplu kalkışmaları kolaylaştıran bu iletişimin, yarattığı kamuoyunun düşünsel yanını sorgulatıyor. Zira aynı ifadelerle farklı anlamaları dile getirmenin ortak düşüncedeki karşılığı, anlaşmak değil anlaşıldığını sanmak oluyor.

Sosyal medyada dile gelenler üzerinden sürdürülen yüzeysel tartışmalara internet verilerini kaynak kabul etme kolaycılığı eklenince ortaya, neyi bilmediğini bilmeyen internet kaynaklı bir bilgilenme pervasızlığı çıkıyor.

Aynı zamanda ne kadar yüzeysel olursa olsun farklı algıların varlığını da gözler önüne seren bu iletişim alanında, olguların ne kadar çok yönlü görülebileceğini anlama fırsatı doğması önemli.

Duygusal veya fikirsel yönden aynı tepkide birleşenlerin oluşturduğu gücün etkisi de kimi yerde yapıcı kimi yerde yıkıcı olarak tartışılmaz önemde.

Sorun, olan bitene seçmeli doğrularla ulaşılmasında değil, o doğruların düşünme ve değişme payı bırakılmadan kesin kabul edilmesinde.

İnsanları şu veya bu alanda daha çok bilmeye ve önceye göre daha çok düşünmeye yönlendiren, genel algının gelişmesine yaradığı için zihin kalıplarını zorlayan sanal sosyalleşme, aynı zamanda aidiyet duygusunu çeşitli yönlerden pekiştirerek yalnızlıkları gideriyor, bu durumun yeni bir yalnızlık alanı oluşturduğu da işin öteki yüzü.

Sebepsiz veya sanal deneyimlerden kodlanan cinayetlerin artması içgüdülerinden başka duygusu kalmamış gibi karşısındakine neden saldırdığını neden bıçakladığını bilmeyen insanların çoğalması sanal ile yaşam gerçeğinin bu kadar karıştığı dünyanın değer yargılarının da farklılaşmaya başladığını düşündürten örnekler çoğalıyor.

Sosyal medya ve internet üzerinden sağlanan sosyalleşme, insana dair pek çok şeyi de beraberinde değiştirerek bilinemez, ve geri dönüşü olmayan bir geleceğe doğru sürüklüyor.

Sevgi Özkan


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder