6 Temmuz 2013 Cumartesi

Demokrasiyi Algılama Basamakları


 
Toplumların demokrasi deneyimlerine bağlı demokratik gelişimleri, aynı yollardan geçerek aynı sonuçları vermiyor.

Bu anlamda demokrasilerde ne nedir, ne ne anlama gelir derken, farklı gelişmişlik derecelerine göre farklı algılı okumalar yapmak da mümkün.
Toplumların demokratik gelişmişliklerine göre aynı olguları farklı okumak, demokrasilerde şu olmaz, bu olmaz demek için bu noktayı unutmamak gerek.

Demokrasiden gelişmiş ülkeler genel mantığı ne anlıyor, gelişmemiş olanlar veya gelişmekte olanlar ne anlıyorun gerçeğini, toplumsal kalkışmaların değerlendirilmesinde açıkca görmek mümkün.

Uzun demokratik savaşımlardan geçmiş batı toplumlarında bugün seçimle iş başına gelen partiler neden sivil darbe yapmaya kalkmıyor, yanlış yapanlar askeri darbeyle gitmiyor da, ortadoğu toplumlarında krallık ve otoriter sistemlerin demokrasi denemeleri hep askeri gücün gölgesiyle yürütülüyor?

Demokrasi sandıklarından seçilerek yönetime talip olanlar bir süre sonra dini politikaya alet etmekten veya milliyetçi duyguları sömürmekten ve beceremedikleri alanlarda halkı benden yana olanlar ve olmayanlar diye bölmekten kaçınmıyorlarsa, oralarda işler ancak yönetimsel zorbalık kavgalarıyla yürütülebiliyor.

Demokrasi diye yapılan seçimler de, demokratik işleyişi sağlamak bir yana güvenilir ve sorun çözücü bile olmamaya başlıyor.

Demokrasiyle iktidara gelenler sadece askeri darbeyi önlemeyi demokrasi olarak görürken, kendilerinin sivil darbe sayılacak toplu girişimlerini demokrasi sanabiliyorlar.

Buralarda çoğunlukla sivil darbe veya otoriterlik yönelimleri artmadan askerler işe el koymuyor. Sivil yurttaşlık ve sivil toplum bilinci, seçimden seçime oy kullanmaktan öteye gelişmemiş toplumlarda asker, çoğu kez bir kısım sivil kargaşayı düzeltmek ve beklentilere cevap verme adına başa gelip kendisi ayrı bir otoriteye dönüşünce, toplum daha da çileli hale gelip demokratik yönden geriliyor.

Bu deneyim tekrarlandıkça sivil gücün kendine ve demokratik düzene yönelik beklentileri yükselirken, bu beklentiyi kullanarak iktidarı gelenler, bir süre sonra iktidar sarhoşluğuyla dediğim dedik türü baskıcı ve kendini destekleyenler ve karşıtlar diye bölünme sağlayarak varlıklarını sürdürmeye kalkabiliyorlar.

Eğer bu aşamada sivil demokratik itiraz kültürü sokağa çıkar ve sesini duyurur ve de gidişatta yanlıştan dönülmeyi sağlarsa o zaman iktidarlar da, varlık sebeplerini anlayıp daha demokrat olmaya yönelebiliyorlar ki bu da o ülkede demokrasinin gelişme yolunda aldığı mesafeyi gösteriyor.

Sandık vakti gelince aldıkları oydan neyi ne kadar anladıkları ortaya çıksa da, bireysel kanaatten ziyade toplu kanaat oylarının geçerli olduğu yerlerde bu sonuç gerçekte neyin onayladığını da yansıtmıyor.

Yurttaşlar kendi sivil sorumluluklarının bilincinde olmadan biri gelir bizi de, demokrasiyi de, kurtarır boş vermişliğine sığındıkça, demokrasi hep sekteye uğrayıp geride kalıyor.

Önemli olan, sivil veya askeri darbelerin demokratik olup olmamasının mantıksal ispatı değil, toplumların darbe yönetimlerini kendi demokratik gücüyle frenleyebilmesidir ki bu da, provakasyonlara açık olsa da halkın gösteri ve itiraz kültürünün demokratik çerçevede gelişmesinin yollarının sivil iktidarlarca tıkanmamasıyla oluyor.
Sokağa çıkan halkı, orantısız polis gücüyle ezmenin demokratik yönetim sayanların veya “halk sokağa çıkınca askeri darbe oluyor” diye okuyanların demokrasiden ne anladıkları ortada.

Kendi toplumunun demokratik taleplerini doğru okuyamayanların başka toplumların demokrasi savaşımlarında askere karşı sivil darbecileri korumaya katkı sağlama çabalarının çelişkisi kadar, sapla samanı birbirine karıştıran ifadelerle onu bunu demokrasi sınamasına kalkarak kendi tutumlarını demokrasi olduğunu sandırma çabalarının yararsızlığı da ortada. Tabii ki görebilene.

Sevgi Özkan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder