16 Temmuz 2013 Salı

Bilen Biliyor mu?
 
Digital çağın yarattığı haberleşme eşitliği, devamlı uyarılan yerel kültür kodlanmalarından, ortak bir paradigma egemenliğine geçiş  sağlıyor.

Kültürel geçişkenlik hızlanırken, kültürel farkların törpülenmesiyle ortaya çıkan yeni bir dünya algısı ve anlamlandırması da bir bakıma herkesi yeryüzü ahalisi olarak eşitliyor.

Demokratik ülkelerin dışında kalan yönetimlerin bile baş edemediği bu küresel birleşim olgusu küresel demokrasinin olanaklarını da yeniden deneme alanına çekiyor.

Ortak alanlara ortak müziklere, ortak ritimlere, ortak görsellere katılan dünya bilgiçliği, gelmiş geçmiş tüm malzemeleriyle küresel dikkat algıları oluşturuyor.

Çeşitli nedenlerle günden güne artan göçmenlik olgusu ve de yeni yaşam şartları ve kültürlerle yeniden biçimlenen kentler, birbirinin izlence alanlarında boy gösterirken kendilerini yeniden algılıyorlar.

Kent meydanlarında gelişen toplumsal hak mücadeleleri küresel dikkatlerin kontrol alanına girecek mesafe ve kültürel uzaklığı sıfırlayan bir iletişim sağlıyor.

Herhangi bir ülkedeki toplumsal hak mücadelesi tüm dünyanın haklı haksız yandaşlığıyla saflaştığı küresel kamuoyları yaratabiliyor.

Bu olan bitenleri, komplo teorileriyle açıklamanın geriliği, komplo teorilerinin olmadığından değil, komplo kavramının insan aklının ve gücünün tek elden yönetilmesi olarak algılanabilmesinden kaynaklanıyor.

Bilgiye yanaşma biçimiyle, bilgiden çok, mantıki kurguya dayalı verilerle gerçeğin dışında kalanlar, bilgi dünyasında komplodan başka dayanacak kaynakları olmamasından doğan algı yetersizliğini yansıtıyor.

Gerçeklerin gizlenmesi eskiye göre daha zorlaşan dünyamızda, sadece inandığı doğruları veri sayanlarla, gerçek bilgiye dayalı verilerle dünyayı algılayanlar arasındaki mesafe gittikçe açılacağa benziyor.
Bundan sonra gerçeğin bilgisi yerine doğru bildiğini esas alanların  dünyası mı egemen olacak yoksa tersi mi sorun burada?
 
Sevgi Özkan  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder