29 Nisan 2013 Pazartesi


Sorularla kavranması gereken noktalar?

 
Özünde aynı şeyi söyleyenlerin kavga ettiği bir toplumda yaşamak çok zor.

Kimsenin kimseyi anlamadığı, kimsenin kimseyi dinlemediği halde karşısına aldığı, taraftarlığın bile anlaşmaya dönüşemediği ve bu nedenle kimsenin kimseyi anlamadığı, gerçeği neyi gösteriyor?

İfade yetersizliğini mi, algı yetersizliğini mi?

Kavramsızlık mı, dünya görüşüyle bütünlenen bakış farklılığı mı?

Anlaşma zeminleri kaygan ve süreli olanlarla, ömrü billah önyargılı yanılgılara sığınanlar mı,

yoksa sanılgıya dönüşen müzmin yanılgıların ayrımında olamayanlar mı?

Hangisi? Yoksa hepsi mi?

Nereden çıkıyor bu umutsuz çatışma ve barışma çabası.

Barışı, barış havasına kurban ettiği düşünülen kaprisli siyasetçilerle aynı yaklaşım metodunu doğru bulmamak, benimsememek barış karşıtlığı mıdır? Yoksa barışı sağlamak diye yapılanları doğru ve uygun bulmak, barışı gerçekten sağlamaya yeterli midir?

İnsan ilişkilerinde farklı anlamlandırmalara bağlı farklı davranışların birbirlerince iyi anlaşılmasına ihtiyaç yok mu?

Varsa, sonra neden diye dövünülmeyen bir gerçeğe nasıl ulaşılabilinir ki?

Halkı dinleyenlerin saptadıkları verilerin, uygulamadan duyulan hoşnutluk referandumu sayılma ve doğru değerlendirilme şansı ne kadar?

Böyle düşünmek barışı istememek mi, yoksa gerçekten barış istemek mi olduğunun kararını kim verecek?

Sevgi Özkan

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder