25 Kasım 2012 Pazar


“SAÇMA”nın yükselişi.

Aile içi veya toplumsal dramları birey ve aşk bazında ele alan dizi filmlerin yarattığı duygusal ağırlık seyirciyi yıldırırken, gündem belirleyici çatışmalara rağmen suçluluk hissi oluşturan sulu komedi film veya dizileri de itici olunca, insanlarımız “saçma”ya sarıldı.

TV dizilerinde bu konuda Leyla ile Mecnun başı çekiyor.

Tolga Çevik’in Sen Kimsin adlı filminde Peter Sellers’ın Pembe Panter deki performansına benzer yorumu ve film texti, “saçma”ya yönelen ilginin diğer bir örneği gibi.

Yine Yalan Dünya repliklerinin “saçma” ya dayalı komiklikleri aynı izlenimi veriyor.

Yaşamın saçma üzerine kurulu paradoksal algısına ulaşan belli bir seviyeyi de işaret eden entelektüel yorumunun, böyle rağbet görmesi,  toplumun ortak bilincinin geldiği seviye olarak memnunluk verici. Ama tabii ki tek nedeni değil.

Söyleneni tam anlamayan insanların diyaloglarında hedef tutturamayan anlamsızlıkların kodladığı zihinsel birikimlerimizin “saçma” olgusuna bir ön kabul sağlamış olması da söz konusu.

Ne gülmek, ne üzülmek arasına sıkışan bireysel tepkilerin saçmalıkta karar kılmasıyla doğan anlaşma ortamı, hasreti çekilen felsefe eğitimine yönelişte değerli bir ön adım sayılabilir.

Sevgi Özkan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder