“SAÇMA”nın yükselişi.
Aile içi veya toplumsal
dramları birey ve aşk bazında ele alan dizi filmlerin yarattığı duygusal
ağırlık seyirciyi yıldırırken, gündem belirleyici çatışmalara rağmen suçluluk
hissi oluşturan sulu komedi film veya dizileri de itici olunca, insanlarımız
“saçma”ya sarıldı.
TV dizilerinde bu konuda Leyla
ile Mecnun başı çekiyor.
Tolga Çevik’in Sen Kimsin
adlı filminde Peter Sellers’ın Pembe Panter deki performansına benzer yorumu ve
film texti, “saçma”ya yönelen ilginin diğer bir örneği gibi.
Yine Yalan Dünya repliklerinin
“saçma” ya dayalı komiklikleri aynı izlenimi veriyor.
Yaşamın saçma üzerine kurulu paradoksal
algısına ulaşan belli bir seviyeyi de işaret eden entelektüel yorumunun, böyle rağbet
görmesi, toplumun ortak bilincinin geldiği
seviye olarak memnunluk verici. Ama tabii ki tek nedeni değil.
Söyleneni tam anlamayan insanların
diyaloglarında hedef tutturamayan anlamsızlıkların kodladığı zihinsel birikimlerimizin
“saçma” olgusuna bir ön kabul sağlamış olması da söz konusu.
Ne gülmek, ne üzülmek arasına
sıkışan bireysel tepkilerin saçmalıkta karar kılmasıyla doğan anlaşma ortamı, hasreti
çekilen felsefe eğitimine yönelişte değerli bir ön adım sayılabilir.
Sevgi Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder