Olgunun gerçeği ile Algının Gerçeği
“Basbakanlık’ a göre Kemalizm: -Cocuk okula mutlu girer, asık surat çıkar-
FIRAT KOZOK ANKARA - Basbakanlık İnsan Hakları Baskanlığı, Facebook sayfasında skandal bir çizgi video paylaştı. -
FIRAT KOZOK ANKARA - Basbakanlık İnsan Hakları Baskanlığı, Facebook sayfasında skandal bir çizgi video paylaştı. -
Kemalizm
gerçeği- başlıklı videoya göre okula güle oynaya giren bir grup çocuk, okulun
arka kapısından fabrikalardaki yürüyen bantlar üzerinde tek tip ve asık suratlı
olarak çıkıyor.
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı’nin 13 bin 402 kişi tarafından izlenen resmi Facebook fan sayfasında, paylaşılan videoda, kızlı erkekli bir grup çocuk neşe icçinde okula geliyor.
Bir süre sonra okulun arka kapısında fabrikalardaki bant gibi bir mekanizma üzerinde çocuklar çıkmaya başlıyor.
Çocukların giriştekinin tam tersi mutsuz, asık suratlı ve tek tip haline geldikleri görülüyor.
Kurum, tepkiler üzerine videoyu daha sonra yayından kaldırdı.
Cumhuriyet 01.11.2012”
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı’nin 13 bin 402 kişi tarafından izlenen resmi Facebook fan sayfasında, paylaşılan videoda, kızlı erkekli bir grup çocuk neşe icçinde okula geliyor.
Bir süre sonra okulun arka kapısında fabrikalardaki bant gibi bir mekanizma üzerinde çocuklar çıkmaya başlıyor.
Çocukların giriştekinin tam tersi mutsuz, asık suratlı ve tek tip haline geldikleri görülüyor.
Kurum, tepkiler üzerine videoyu daha sonra yayından kaldırdı.
Cumhuriyet 01.11.2012”
Toplumların resmi eğitim sistemlerini düzene uygun kafalar
yetiştirici fabrikalara benzetilmesi genel geçer bir benzetme olarak pek çok ülke
eğitimi için kullanılır. Bunu belli bir sistemi eleştirmek için kullanmak doğruyu
yansıtmadığı için bu benzetmenin çatışmalı algılar doğrultusunda kullanıldığı ortada.
Eğitim kavramı için pek çok toplumda geçerli olan bir anlamlandırmanın,
zihinsel alt yapıları çatışan tarafların birbirine silah olarak kullanılması farklı
bir gerçekliği yansıtıyor.
Olgunun gerçeği ile algının gerçeği arasındaki farkın kavranması
ise yine eğitimle sağlanabilir.
Eğitimde asıl amaç, çocukları bilgilerle donatıp, güdümlemek
değil, gerçeği yansıtmayan kodlanmaların kurbanı olmayacak biçimde eğitmek yani,
olan bitenin gerçeği ile bunların algılanışından doğan farkı kavrayacak bir bakış
kazandırmak olmalı. Bu da, gerçeğin nasıl farklı anlamlarla yorumlanacağını ve bunu
yaratan etkenleri kavratıcı bir eğitimle mümkün.
Genel olarak olan bitenin algılanması, ideolojik değerlendirmeler
kadar kişilerin bilgi ve zihinsel gelişme düzeyine göre de farklılaşır. Çoğunlukla
kişiler arası çatışmalara bu anlamlandırma farkı neden olur. Olan bitene aynı
anlamı yükleyenlerin çatışması da, düşünce biçimlerindeki kişisel farka dayanır
ki, bu da, tarafların tek yanlı veya karşılıklı olarak birbirlerinin dediklerini
kavramamalarından oluşmakta, fikirsel değerlendirmemenin yerini çoğunlukla önyargılı
ve duygusal değerlendirmelerin almasından doğan yanılsamalara yol açar.
Olan bitene aynı anlamı yükleyenler arasındaki çatışma
ile farklı anlamı yükleyenler arasındaki çatışmalarda ise doğal ve eğitimsel yönden
farklı zihinsel kodlanmaların belirleyici olmasını hesaba katmak ise başlı başına
bir eğitimdir. Bu da çocukların anlama alt yapılarının bu gerçeğe göre inşa edilmesini
sağlamakla olacaktır.
Çocuklara, akla kara mantığı yerine grileri hesaba katabilmeyi
öğretmek, gerçeği doğru kavrayabilmelerine zemin hazırlayacak önemli bir eğitimsel evredir. Yoksa herkes
kendi kodlanması kadar gerçeği kavrayacak, örnekte görüldüğü gibi gerçeği yansıtmayan yorumlar gerçeğin yerine
konulacaktır.
Sevgi Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder