17 Kasım 2012 Cumartesi

DİL DEDİĞİN İNSANDIR



Dil, kişi ve toplum bazında tarihi ve coğrafi nitelikli uslup, eğitim, karakter, mantık, mantalite ve paradigmayı yansıtıcı bir veri anlamına gelmektedir.

Ana dil ise bunlara ilaveten ilk ve önemli belirleyici bir duygusal içerik de taşımaktadır.

Genellikle ana dil, her şeyden önce toplumsal yapının tüm karakteristiklerinin anne  tarafından çocuğa aktarılmasında rol oynayan bir temel kodlayıcıdır.

İletişim olanaklarının gelişimi, iletişim kültürünün artmasını da sağladığı günümüzde, dünya, insanlarını gezegen ahalisine dönüştürecek ortak dilli bir küreselleşmeye dönüşerek, ulusal ve yerel dillerin ayrıca kıymete binmesi de, gerçeğin kaçınılmaz olarak içinde barındırdığı paradoksu işaretlemekte.

İnsanın en iyi düşüneceği dilin ana dili olduğu saptaması, sahip olunan dillerin çokluğu içinde genel olarak en iyi bilebileceği dilin ana dil olduğu gerçeğini de ortaya koyuyor.

Buradan yola çıkarak çocuklara başka dilleri öğretmeye başlama yaşının kaç olması gerektiği tartışmaları anlam kazanıyor.

Kimileri okul öncesi dönem veya doğduktan sonra ana dilinin yanında başka dilleri de öğretmenin doğru yol olduğunu ileri sürerken kimileri de önce tek bir dili (ki genel olarak ana dilidir bu) öğrendikten sonra diğer dillerin de erkenden öğretilmesi gerekir düşüncesini ileri sürüyorlar.

Özetle gezegen ahalisinin ortak dili bekli de ortak sembollerle her kültürel veriyi kodlayan tek bir dile dönüşürken, mevcut dillerin kendilerini yaşatma savaşımları da insanlığın önemli bir çatışma konusu olmaya devam edecek. Egemen güçlerin dilleri bile dünya ortak dili içinde eriyecek ve müzelik olacak gibi
Sevgi Özkan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder