23 Kasım 2012 Cuma


Renk Körlüğü böyle olmalı

 

Farklı zihinsel kodlanmaların medeni savaşı mı demeli? Karar vermek güç.

Çünkü eldeki verilerle varılacak sonuçlar farklı olmamalı. Oluyorsa bir yanı görülmüyor veya görülemiyor demektir.

Renk körlüğü gibi bir şey söz konusu.

Ayşenur Aslan’in medya mahallesi programı İki kişiyle sunulalı farklı algılama ve değerlendirmelerle dinleyenlere sabır talimi yapma fırsatı sağlıyor.

Bugün karşı cephe genişleyerek Alif Beki’nin yanına kendi doğrusuna her halükarda üstün tutan Mustafa Karaalioğlu’ nun da katılımı seyredenlere sabırdan öte bir noktayı işaretledi.

Ergenakon diye sunulanlar konusunda ortaya konan tutarsızlıkları kabul edip sonuca inkar etmemek yeşil rengin göz göre göre yeşil olmadığını veya kırmızının aslında kırmızı olmadığını kabul edemeyenlerin o rengi bilmeyen renk körlüğüne sahip olanların durumunu anımsattı.

Bu tür gerçekleri görememe olgusunda yapacak bir şey olmadığını biliyoruz.

Kendi mantık kurgusundaki öncüllerin sahteliği ortaya çıktığı ve bunun inkarının mümkün olmadığı anlaşılıp saptansa, kuşku yarattığı bilinse de, altında hala var sandıkları şeylerin olduğunu iddaa etme cesareti göstermek, var olan rengi başka türlü göremeyenlerin durumundan başka neyle izah edilebilir ki?
Zira, gerçeklerin çok yönlü doğrular bütünü olmasıyla bu durum farklı
Kendi haklılığını kristalize ederken açıkça görünen yanlışları es geçmekte sakınca görmeme durumu böyle adanılmış duygusal “doğru”larla mümkün oluyor.

Burada adanılan şeyin kendisi değil kristalize edilen ve var sayılan hali geçerli.
Bu arada gerçekler

Ayşenur Arslan’ın sakinliğini koruma becerisi, şahsen bana önemli bir örnek oluyor. Duygusal tepkilerle, fikirsel tepkilerin karıştırılmaması konusunda staj yapmış oluyorum.

Kendisini daha çok takdir ediyorum.
 
Sevgi Özkan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder