Sanılanda yanılmakla oluşan sanılgılar, şüpheyle biçimlenen ön
alımlar, çoğu kez“gerçek”leri solladığından insanlar ve toplumlararası
ilişkileri de bozuyor.
Doğruluğu test edilmeden yargılarımızı gerçeğin yerine koyarak benimsediklerimiz,
davranışlarımızı yönlendirdikçe yanıldığımızı anlamak, anlayınca kabul
etmek de zor oluyor.
Ne olduğuna karar vermeden önce çok yönlü olasılıklara pay bırakmak, doğru
düşünebilmenin şartı ve gereği. Gerçeğe ulaşmak da ancak bu yolla mümkün.
Bilimsel doğrulara da böyle varılıyor.
Düşünülmeyen ve hesaba
katılmayan etkenler ergeç durumu da, sonuçları da değiştiriyor.
Bu
nedenle bilimsel bilgiler aşamalı olarak gelişiyor.
Gerisi kendi kendine gelin
güvey olmakla eş değer.
Önemli olan gerçeği mi, gerçek sanılanı gerçek diye
kabul etmek mi?
"Gerçeklerin olmadık zamanda ortaya çıkma huyu vardır." diyen sözün
sahibi de, bir bakıma bu durumu tanımlıyor.
Bakışa göre farklı algılansa da,
herkes görebildiği kadarını veya kabul etmek istediği kadarını görse de, “gerçek”,
çok yönlü içeriğiyle değişmeyen ve herkesin gördüğü kadarını yaşadığı bir bütündür.
Sevgi Özkan
Sevgi Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder