8 Ocak 2012 Pazar

ÇOCUKLUK AŞKLARININ BEDELİ!

Yüzü gözü hırpalanmaktan tanınmaz hale gelen çocuğun haberinden, dayağı atanın hem anne, hem öğretmen olduğunu ve İlkokul 4’te okuyan kızına bir üst sınıftan aşk mektubu yazan bu 11 yaşındaki 
çocuğu, dayak ve tekmelerle hastanelik ettiğini öğreniyoruz.
Muşta yaşanan bu olay başka bir okulda öğretmenlik yapan bu öğretmenin okula geldiğinde önce çocuğun sınıf öğretmeni tarafından çocuğa saldırmasının öğreniyoruz
Bu engellemeye rağmen daha sonra çocuğu yakalayıp bir boş sınıfa sokarak dövüp, tekmeleyen öğretmenin sadece eğitim algısını görmekle kalmayıp, tüm kadın erkek ilişkilerinden kadını sorumlu tutan muhafazakar kültür baskısı ve bu zihinsel kodlanmaların izini de görebiliyoruz.
Ayrıca bu yaşanmışlıktan sonra hem oğlan çocuğunun hem de öğretmen annenin karşı cins algısındaki farklılaşmanın ne olacağı da düşündürücü.
Bu çocuk, aşk mektubu azmaktan aldığı bu yaradan sonra aşkı da kadınları da farklı okuyup belki de ileride bunun acısını yine bir kadından çıkarmak isteyecektir.
Öğretmen annenin okumuşluğuna rağmen gösterdiği bu davranış, kızının adını hafife çıkaracak dedikodulardan korumaya yönelik bir gerekçeye dayandığını düşündürse bile affedilir kılmıyor. Üstelik öğretmen yanını eksiye düşüren söylentilere yol açıyor. Böyle olduğunun işaretlerini, dövülen çocuğun velisinin sözlerinde bulabiliriz. Bir öğretmen olarak bu anneye bu yaptığını yakıştıramadık gibi şeyler söyleyen velinin ifadeleri durumu özetliyor.
Normalinde bu yaş çocuklarının birine aşık olmaları ve aşık oldukları birine mektup yazmalarından daha uygar ne olabilir ki? Gel gör ki, yörelere ve mahalelere göre değişen çevresel değerler bunu, bir terbiye edilecek olay gibi yorumlayıp, yok etmeyi vazife sanıyorlar. Yakın geçmişte yine böyle bir aşk mektubu sınıf öğretmenince velisine bildirilen bir öğrenci, intiharına tanık olmuştuk.
Öte yandan haberlerde yer alan 11 yaşında hamile kalan bir küçük kızın dramı yine yasak çevre ilişkilerinden aşksız cinselliğe kurban giden çocukların dramı, insan ilişkilerinin nasıl vahşi yorumlara kurban gittiğini gösteriyor.
Kadın erkek ilişkilerinde kadının namusunun önce baba ve annesinin namusu sonra, kocası ve onun ailesinin namusu olarak paylaşılıp korunmasını yaratan zihinsel takdirler, bir yandan daha küçük yaştan iki cinsin birbirlerine duyarlılığının nasıl biçimlendiğini gösterirken, öte yandan  son zamanlarda artış gösteren erkeklerin eş öldürme cinayetlerine de bir ışık tutuyor gibi.
Sevgi Özkan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder