7 Ekim 2011 Cuma

ÖFKELİ DÜNYALILAR!

Önce Arap baharı denen baskıcı rejimlere dikkat çeici karşı halk ayaklanmaları yaşandı. Göndermek istenilen diktatörler devrilindi,
Daha sonra Avrupa’da İspanya ve İngiltere’de Daha sonra Şili ve Güney Amerika’da ve son olarak Amerika Bileşik devletlerinde başlayan öfkeli kalabalıkların ayaklaması Suriye, İsrail ve daha pek çok yerde yönetim sistemlerine başkaldırılarla dışlaşan bir tepkisellik, pandemik bir hal alıyor gibi.
Olaya bilimsel açıdan kafa yormaya kalkanlar bu ayaklanmaların birbirinden farklı isteklere, nedenlere ve sonuçlara dayandığı üzerine analizler yapsalar da sonuç insanların toplu halde ayağa kalkmaya başlaması.
Pek çok açıdan daha önce görülmemiş tarzda bir itiraz kültürü dünyalıları ayağa kaldırıp her coğrafyada eş zamanlı olarak gelişiyor.
Kimilerince Sosyal medya ve Blackburry gibi toplu kalkışları kolaylaştıran ve takibi mümkün olmayan teknik gelişmeler sorumlu sayılırken, kimilerince de 93 yaşındaki Hessel adlı Batılı düşünürün son aylarda çok satan “Öfkelenin” adlı kitabının etkisini sorumlu sayıyor.
Şu anda batı dünyasında egemen olan ekonomik krizin etkisiyle yeni bir paylaşım açmazına gelindiği ve manipülatif olduğunu düşünenler de var.
Hepsi de neden olabilir.
Neden olmasın?
Bir gezegen olarak dünyamız o kadar küçüldü ki bir kitap bile kafaları dürtmeye, her şeyi görmeye, bir minik iletişim aracı bile ortak duyguları ortak sergilemeye yol açabildiği bir ortam oluştu.
Tek tartışılmaz ortaklık, dünyalıların yürümekte olan düzen ve sistemlere başkaldırıyor olmalarında.
Bakalım bu gidiş nereye ulaşıp nerelere evrilecek.
Evrimleşme umudu baş kaldırmaların haklı nedenlere dayanması ve pekçok gerçeğin eş zamanlı algılanmasıvla başladığı için ortak paylaşımlı demokratik düzenlere evrimle umudunu da içeriyor.
Tabii ki hemen yarın değil.
Yeter ki öfkeden geriye sağlıklı canlılar ve kazanılmış ileri bir demokrasi kültürü doğsun.
Zor ama neden olmasın.
Ben küreselleşme olgusunun sonunda dünya demokrasisine doğru yol aldıracağını düşünenlerdenim.
Uğurlar olsun.
Sevgi Özkan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder