9 Ekim 2011 Pazar

İLETİŞİM ORMANINDA KAYBOLAN DÜNYALILAR

Sosyal sınıfı ne olursa olsun aile ve bireylerin bir tv ve bir cep telefonuna sahip olmalarını günümüz dünyasında  kimseler yadırgamıyor gibi..
Yeni nesil çocuklarının çoğu bir bilgisayar, TV ve cep telefonu kullanma ustası olarak yetişiyorlar.
Haberleşme için, cep telefonunda bir operatör maharetiyle dolaşan genç parmaklar habire birileriyle iletişip duruyorlar.
TV den haber almak internet kanalıyla alınan haberlerin gerisine düşüyor neredeyse.
Geçenlerde saat başı yurt ve dünya haberleri yayımlayan kanalların birinde yapılan bir açıklama zaping hızı ile diğerine son dakika haberi olarak yazılıp duyurulduğuna tanık olundu.
Bu haberleşme olanaklarının çeşitliliği ve hızı neyi sağlıyor diye düşünenler çıkıyor. Şimdilik iletişim teknolojileri her şeyin haber veya bilgi halinde en kısa ve en etkin biçimde aktarımını sağlıyor.
Duyurulanın, söylenenin, aktarılanın doğruluğu, isabeti ve yararını düşünenler azınlıkta. Günümüzün özellikle genç insanları, bu iletişim sistemlerine monte olmuş birer parçaya dönüştüler sanki.
O onu arıyor, o ona birşey naklediyor. O, öbürsüne aktarıyor. Sonunda aktarılan şeyler kendi gerçekliklerini yitirip değişerek ulaşıyor diğerlerine. Tıpkı eskilerde oynanan telefon oyunu gibi kendi anladıklarını bir diğerine ileterek sonunda taşınmasına yardımcı oldukları ama ortaya çıkınca asla tanımadıkları bilgi artıklarıyla donanıp duruyorlar.
Toplu eylemlerde cep telefonu tartışılmaz bir işlevselliğe sahip.
Her türlü yoksunluğa sahip bölgelerde yaşıyan insanlar, hastalarını en yakını bile uzak mesafede bulunan bir sağlık kurumuna, karda kışta taşırken kaybederlerse, bulundukları noktadan binlerce kilometre ötedeki gurbetci akrabalarına anında durumu bildirebiliyorlar.
Verilen haberin, bilginin ne olduğu pek de önemli değilmişcesine önemli olan hızlı haberleşme oluyor sankı.
Böylece: olan biteni neyi haberleştirdiğinin pek de ayrımına varmadan haberleştiren dünyalılar çağına gelmiş bulunuluyor.
Haberleşme lüksüne erişen insanlık, bilgi ve haberler ormanında yolunu kaybetmişcesine habire iletişiyor. Bu gidişin sonu eğer dünya dışı zekalara rastlamak olacaksa, bunun algılanması bile geç olacak sanki.
Dünya dışı akıllarla iletinin, bu mevcut haberleşme sistemleri ile olacağına kesin gözlerle bakanların sayısı gittikçe artıyor.
İnternet yolu ile bilgisayar programları ile öteki dünyalarla ilişki kurulmasına da şaşırmamak gerekir. Öteki dünya derken ölüm sonrasına da uzanılır mı, şimdilik film senaryolarıyla bile sorgulanan tek ürkütücü soru bu galiba?
Kim bilir? Böyle giderse her şey mümkün olabilecek gibi görünüyor.
Bu iletişime karşın insanlar, eskisine göre daha mı anlaşıyorlar sorusu ironik bir biçimde bence hayır.
Ama bu iletişim ormanında doğru bir çıkış yolu bulunacak mı sorusunun cevabı bence: evet.  Çünkü öyle olması gerekiyor.
Sevgi Özkan


Bu yazımı yazalı altı yıl olmuş. İleti arşivimi ayıklarken buldum. S.Ö.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder