25 Ocak 2013 Cuma


'Vasat'a ayarlanmış bir düzende 'elit'i korumak zorlaşıyor.

 

Bir bakıma ‘Biraz’ların toplamıdır vasat.

‘Biraz’ların toplamı ve mümkün olabilenle yetinmek 'vasat'ı oluşturunca, elit olan da düzen bozucu bir eşitsizlik gibi algılanıyor.

Aslında ‘elit’in haksız rekabet ürünü sayılmasının yarattığı bu durum, özünde elit düşmanlığına dönüşerek değer erezyonu oluşturuyor.  

Vasatlar toplamından elit yaratılamamasına ve varolanın korunamamasına bu durum yol açıyor.

Sanal veya gerçek alanda bir arada var olma zorunluluğu arttıkça, hak eşitliği olmaktan çok, değer eşitlenmesi içinde biçimlenen bu farklılıklar, ayrımcılık yapmamak adına özgün olanla, elit olanı ‘vasat’a eşdeğer kılmakta, ayrımcılığı önleyici bir demokratlık algısı ile birleşerek tehlikeli bir yanılgıya dönüşmekte.

Oysa ‘artı’lar toplamı olarak ‘elit’i, ‘vasat’la bir saymak, ayrımcılık yapmamak değil bir bakıma vasat olanda hizalanmak anlamına gelir.

Aynı biçimde ‘elit’in kendi ayrıcalığının üstünlüğünü sürdürmek adına her şeyi yok sayma eğilimi de aynı yanılgının diğer yüzünü oluşturuyor..

Demokrasinin, herkesin vasatlaşması değil, elitle, vasatın yaşam olanaklarının eşit hak olarak değerlendirilmesi gerekirken, ayrımcılık yapmama ve demokrat olma gibi birbirini besleyen anlamlandırmalarda, çoğunlukla ‘vasat’ı yaşatmak için 'elit'i yok etmeye kalkıldığı görülüyor.

Farklı sosyal ve kültürel gelişimlerin oluşturduğu değer farklılığında, hak eşitliği, değerliyi, vasata indirgemekle değil, olsa olsa ‘vasat’ların ‘biraz’lar toplamından kurtarılmasının hedeflenmesiyle sağlanır.

Değer erezyonuna uğramadan kaynaşmış kitleler, vasatta eşitlenen değil, elit olanla vasat olanın hakkının yenmediği toplumlarla oluşturulabilir.

Sevgi Özkan

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder