'Vasat'a ayarlanmış bir düzende 'elit'i korumak zorlaşıyor.
Bir bakıma ‘Biraz’ların
toplamıdır vasat.
‘Biraz’ların toplamı ve mümkün
olabilenle yetinmek 'vasat'ı oluşturunca, elit olan da düzen bozucu bir eşitsizlik gibi
algılanıyor.
Aslında ‘elit’in haksız
rekabet ürünü sayılmasının yarattığı bu durum, özünde elit düşmanlığına
dönüşerek değer erezyonu oluşturuyor.
Vasatlar toplamından elit
yaratılamamasına ve varolanın korunamamasına bu durum yol açıyor.
Sanal veya gerçek alanda bir
arada var olma zorunluluğu arttıkça, hak eşitliği olmaktan çok, değer
eşitlenmesi içinde biçimlenen bu farklılıklar, ayrımcılık yapmamak adına özgün
olanla, elit olanı ‘vasat’a eşdeğer kılmakta, ayrımcılığı önleyici bir
demokratlık algısı ile birleşerek tehlikeli bir yanılgıya dönüşmekte.
Oysa ‘artı’lar toplamı olarak
‘elit’i, ‘vasat’la bir saymak, ayrımcılık yapmamak değil bir bakıma vasat olanda
hizalanmak anlamına gelir.
Aynı biçimde ‘elit’in kendi
ayrıcalığının üstünlüğünü sürdürmek adına her şeyi yok sayma eğilimi de aynı
yanılgının diğer yüzünü oluşturuyor..
Demokrasinin, herkesin
vasatlaşması değil, elitle, vasatın yaşam olanaklarının eşit hak olarak
değerlendirilmesi gerekirken, ayrımcılık yapmama ve demokrat
olma gibi birbirini besleyen anlamlandırmalarda, çoğunlukla ‘vasat’ı yaşatmak için
'elit'i yok etmeye kalkıldığı görülüyor.
Farklı sosyal ve kültürel gelişimlerin
oluşturduğu değer farklılığında, hak eşitliği, değerliyi, vasata indirgemekle değil,
olsa olsa ‘vasat’ların ‘biraz’lar toplamından kurtarılmasının hedeflenmesiyle sağlanır.
Değer erezyonuna uğramadan kaynaşmış kitleler, vasatta
eşitlenen değil, elit olanla vasat olanın hakkının yenmediği toplumlarla oluşturulabilir.
Sevgi Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder