Kısa ve özet ifadeli filozofluklara alışanlar, uzun
metinleri yok sayıyorlar.
Anlık düşünce ve duygu ifadelerinin dışlaşmasını sağlayan
sosyal medya olanaklarının düşünen insanı nasıl etileyeceği şimdiden düşünülmesi gereken bir konu.
Özet ifadelerin oluşturduğu özet algılar insan beyninde
nasıl bir gelişmeye veya gelişmemeye yol açacak?
Başka kimlerin derdi bilmem ama bu benim derdim.
Uzun yazıları okumaya eskiye göre kendimde gözlemlediğim
tahammülsüzlük, henüz onu yenme isteği oluşturduğu için çok tedirgin olmasam
da, çok yönlü bakış ürünü uzun anlatımların tahammül edilince bireye verdiği
zihinsel doyum hala coşturucu.
Öze bakma ve özet yapma ihtiyacını duyuran nedir?Twitter gibi kısıntılı vuruşlar mı?
Her türlü zihinsel uyaran fazlalığından hiçbir şeye yetişememe ve ne olduğunu
anlamak için vakit ayırmama çabası mı?Yoksa her şeye ilgi duymanın oluşturduğu
ne olursa olsun sahip olma aç gözlülüğü mü?
Bireyin bireylik algısında ki değişim, bu yönden dikkat
çekici.
Dönen dünyaya uymak kadar döndürülen dünyalara tanık olmak
da, bireyleri mahremiyetsiz ve kalabalık bir görünürlüğe zorluyor gibi.
Bireyin kendi olmak kaygısı, hangi kendi olmak kaygısına
dönüştü.
Çok uzun değil az geriye bakınca nelerin değiştiğini nicel
olarak saymak kolay, ama nitel olarak değil.
Öz ve özet merakı insanı kendine özetlese de durumu
özetlemiyor.
Sevgi Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder