6 Ağustos 2014 Çarşamba


Devlet Terbiyesi.

 
İyi ki dünyada geçerli ve yaygın bilinen bir dile sahip değiliz. Bu nedenle özellikle son yıllarda toplumda özellikle başı çeken rol modeli aracılığıyla nasıl bir dil ve jargonun egemen olduğu dışarıdan bakanlarca pek anlaşılmıyor.

Zira bir yerde olan bitenin ne anlama geldiği işin içine bir aktarıcı yani çevirmen girince gerçek varlığından epey farklılaşarak dışlaşıyor.

Özellikle devletler arası görüşmelerde söylenenlerin karşı tarafa çevirisi simultane çevirmenin bilgi, tecrübe ve basiretiyle yumuşatılabilirse de esas sorun, karşıdan gelecek ağır eleştirilerin bu tarafa çevrilmesiyle oluşabilir.

Çevirmenlerin uluslararası ilişki aktarımlarında ifadelerin gerçeğine sadık kalmak zorunluluğu olsa da, gerçek sorumluluk sahibi çevirmenlerin ayrıca ülkelerin selametini kollayacak bir bilinçle davranmaları önemlidir.

Kızdığına protokol ve diplomasi sınırlarını kollamayan ifadeler kullanmakta sakınca görmeyen politikacının karşıdan gelen ağır ifadelere kontrol dışı cevaplar vermesinin sürpriz olmayacağı belliyse, yeminli çevirmenin ülke ve kendi selametini düşünerek söyleneni anında usturuplu ifadelere dönüştürmesi başlı başına onur madalyası gerektirecek bir başarıdır.

Devlet adamlarının ülkeyi temsil görevi, her istediğini ağzına geldiği gibi söylemesini önleyici bir görev bilincini de gerektirir.

Bu noktaların inceltilmiş sonuçları, protokol olarak karşılıklı uyulması gereken kurallarını ifadelendirir. Devletin belli makamlarına gelen kişiler bu kurallara uymama özgürlüğüne sahip değillerdir.

Bu nedenle devlet terbiyesi denilen şey, günlük davranışların dışında ve sonradan kazanılan farklı bir edinimdir. Bu nedenle “ben istediğimi, istediğim kişiye, istediğim gibi söylerim” türü kafa tutma anlayışının başarı gibi sunulmasına yol açan politikacıya devlet adamı demek mümkün olmaz.

Üstlendiği temsil görevini, insanlar ve uluslararası ilişkilerde asgari nezaket kurallarının sınırları içinde yerine getiremeyen politikacının içte ve dışta yaygın benimsenmesi mümkün olamaz. O olsa olsa, davranışları kendi seviyesine uygun kitlelerce benimsenir ki bir toplum da onlardan ibaret değildir.

Sevgi Özkan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder