4 Nisan 2012 Çarşamba

VİTRİNDE SUNULANLA, İÇERDEKİ AYNI MI?






Bireysel inisiyatiflere yer vermeyen toplumsal duyarlılığımız, her alanda ikiye bölünecek konular bulmada hiç zorlanmıyor.



Toplum gündemine düşen dava ne ise, nasıl, neden düştüğüne bakmadan üstüne üşüşüp yandaş ve karşı taraf olmak gibi bloklaşma alışkanlığı da bunun örneği.



Moda veya geçerli konunun savunucuları veya karşı duranlar grubu kurmak alışkanlığı geçerli bir tavır.

Geçmişle hesaplaşma adına şu anda yapılan aynı yanlışlara ses çıkarmamak bu kitlesel savunuculukla gerçekleşebiliyor. Aynı kişiler bugünü görmeden geçmişle yüzleşmeyi bir ilerleme saymakla işin kolayına kaçıyorlar. Ancak bu tür birlikteliklerde sayısal gücü tamamlayıcı oluyorlar.



Bireysel ve toplumsal olarak bugünü ve geleceği ilgilendiren yönetimsel girişimlerde yani hem geçmişte hem de bugün süren yanlışlarda karşı durmayı göze alanlar maalesef dikkat çekici bir katılım ve ses oluşturamıyorlar.



Ya evet, ya hayır da bir araya gelenler, ancak böyle kutuplaşmış duvarlar oluşturmada kitlesel duruş gösteriyorlar.



Haklı ve doğru olanın yanında olmaktan çok, kaba çizgilerle haklı gibi görünen ve güç oluşturanın yanında durmak toptancılığı tercih ediliyor.



Neden doğru veya neden yanlış değerlendirmesinde tek argümanlı savunmalar yani akla karadan yana duruşlar çok geçerli.



Çünkü: bireysel sorumluluk almaktan kaçınmak, birine veya gruba tabi olmayı sağlayan en önemli etken.



Dinsel açıdan mezhepsel bloklar da aynı biçimde kişisel sorumluluğu peşinden gidene devretme nedeniyle oluşuyor gibi.



Böylelikle kişi, kendi günah veya sorumluluğunun var sayılan hesaplaşma açısından sadece kendi üzerine yazılmasından kurtulup dünya ötesini de güvenceye almış olduğunu sanıyor. Günah mı değil mi diye sorup cevabının doğruluğunu kendi aklının süzgecinden geçırmeden kabul etme tavrı da belki böyle açıklanabilir.



Vicdani hesaplaşmada tüm tek tanrılı inanç sistemleri kişiyi sorumlu tutsa da, burada yanlışın vebalini başkasına yükleyip, bireysel sorumluluktan kaçma anlamı da çıkabilir.



Siyasi davalarda iki temel görüş üzerinden oluşan toplumsal bölünmede yer alma tavrı da çok rastlanan ve böyle bir seçimi yansıtan bir tutumdur.



Ortalama toplumsal akıl, vitrine konanla içerdekinin yani söylenenle yürütülenin aynı olduğu yanılsamasıyla yönetilirken yapılanın bu olduğunu anlayan ve azınlıkta kalan bireylerin sesleri duyulmaz duyulsa da dikkate alınmaz olması hiç şaşırtıcı değil.

Sevgi Özkan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder