Her gün yeni bir olay,çağımızın hızla değişen gelişmelerinin
etkilerini düşündürtüyor.
Sanal gerçeklik algısının davranışlarımızı nasıl etkilediği
de üzerinde durulacak önemde.
Diyarbakır’da banka soymaya kalkan adam, yüzüne geçirdiği
çorapla elindeki silahı bankonun ardındaki görevliye uzatıp paraları istemiş.
Bildiğimiz banka soygunlarından birine yeltenmiş.
Fakat bankonun önünde kendi işlemleri için beklemekte
olanlar korkup kaçmaya kalkmadan olayı sessizce izleme durumuna geçmişler.
Kameradan yansıyan bu görüntülerde, soyguncunun soyma
performansının bu beklenmedik durumdan nasıl etkilendiği ve silahı banka
müşterilerine çevirerek onları kovaladığı görülüyor.
Durumun kaydı, gerçekten seyirlik olmuş.
Görüntü digital ve sanal iletişimlerle gerçeklik algısı
bozulan günümüz insanının durumunu çok iyi yansıtıyor.
Bu görüntüler; isteyerek veya istemeyerek olan bitenin
içinde yer alınan günümüzde her şeyi merakla izleyen dünyalılara dönüldüğünün de
fotoğrafıdır.
Kumanda aletleriyle yok edemeyeceğimiz durumlar olduğunu
unutmaya başlamış gibiyiz.
Bu algı deformasyonu, şaka, metafor, espri ve mizahı da son
derece tehlikeli hale getirmeye başladı.
Yakın geçmişte bir haber videosunda da boş otobüsü silah
zoruyla harekete geçirmeye kalkan kimliğini gizlemiş bir soyguncunun inatçı
sürücünün baş kaldırmasıyla istediğini gerçekleştirmeden arabadan inip yok
olduğunu izlemiştik.
Sürücünün kahramanlığı da gerçekleri tam algılamasından mı
yoksa algılamamasından mı bilinmese de iyi bir örnek olarak moral verdi ama ısrarını
canıyla ödeseydi de kimse şaşırmazdı sanki.
Olan biteni izlemede bazı böyle haberler kamu spotu adıyla
kitle eğitiminde kullanılan gizli bir sosyal reklamlardan biri mi diye de
düşündürtebilir.
Uzaklarda yapılan bir karikatür çok uzak bir bölge kültürünün
insanlarını ayağa kaldırırken, anlattıklarının daha etkili anlaşılması için yaptıkları
bazı benzetmeler sahiplerinin canına bile mal olabiliyor.
Toplumsal kültürlerin değer farklılıklarından doğan
cinayetler, geçerli nedenlerle neredeyse hoş görülmeye başlandı.
Mizah yapmanın bedelinin canlara mal olduğunu gösteren şaka
cinayetlerinin örnekleri de çoğalıyor.
Gerçeklik algısı bozulan dünyalılar, günden güne ulaşılan ufuk
genişletici olanaklara karşın sanki daha dar ve basit algılara sahip oluyorlar.
Daha önemli olan ise her şeyi seyretme alışkanlığının,
felaketlerden korunma refleksini de zedelediğinin işaretleri artıyor.
Neredeyse yaşadıklarımızı, daha sonra uygun zamanımızda seyretmek
üzere beklemeye alacağımızı sanacağız.
Yeni nesillerin bu gerçek algısı üzerinden oluşan değer
yargılarıyla nasıl bir dünya oluşacağı merak konusu.
Sevgi Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder