21 Aralık 2011 Çarşamba

DOĞRULARI ALGILAMA! TUTUMLARIMIZ

Pek çok şeyi ters anlıyor veya anlamıyoruz.
Olup bitenleri tek bakışlı algılamalarla doğru kabul edip ona göre mevzileniyoruz.
Gerçeğin kendisi bizi hiç ilgilendirmiyor.
Kimsenin derdi gerçeğin ne olduğu değil.
Bu nedenle herkesi dost/düşman kategorisinden öteye asla değerlendiremiyoruz.
Politik kültürümüz, içte ve dışta akılsal verilere dayalı olmayan böyle duygusal tepkilerle biçimleniyor.
Ya tüm dünyanın gücümüzü kabul edeceğini veya bizim düşmanımız sayılacağı değerlendirmesiyle, tepkisellikten öte tutarlı ve akılsal yanı ağır tepkiler sergilemiyoruz.
Sergileyeni düşman görecek bir ortam yaratılmasını önleyemiyoruz.
Tartışmanın anlamı da kalmadı. Söylenenin doğru olup olmaması veya neye göre doğru sayılacağı ölçü olmaktan çıkınca tartışma kültürü de gelişmiyor.
Yanlışlığının ayrımına varılmamış algılar üzerinden “doğru”da birleşmek ölçü olunca, “yanlış” da güç birliğine dönüşüyor.
Duygusal değerlendirmeler üzerinden oluşan psikolojik ortam, gerçek doğruların yerini doğru kabul edilenlerin almasını sağlıyor.
Haklı olanın bağırması duyulmadığı için sadece bağıranların haklı kabul edilmesi önlenemiyor.
Kimsenin kimseyi anlamadığı gerçeği, yaşamımızı eskiden olduğundan daha çok etkilemeye ve yönlendirmeye başladı.
Haklı olmanın bir anlamı kalmayınca haklılıktan korkmak, gerçeğin en önemli yanı oluyor.

Sevgi Özkan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder