Su Samurları kadar bağlı değiliz birbirimize.
Su samuruyla ilgili bir şey duysam şaşırırım.
Su üstünde arkası üstü yatarak göğsünün üstüne koyduğu bir
yassı taş üzerinde deniz kestanesini başka bir taşla kırarak yemelerinden,
annelerine düşkün olmalarına kadar pek çok hasletle donanımlı bu sempatik
yaratıkların, son olarak suda birbirlerinden kopmamak için el ele tutuşarak
uyuduklarını öğrendiğimde yine öyle oldu.
Suyun akıntısına karşı uyurken birbirlerinden kopmamak için
el ele tutuşmaları çok hoş.
Belki annelerine bağlılıkları da buradan geliyordur. Eski
bir dostumuzdan su samurları bile annelerinden bizden önce ayrılıyorlar dediğini
hiç unutmama ve hala komik gelir. Gerçekten de annelerinden kopabilme becerisi
canlılar açısından önemli bir ölçü olabilir.
Bağlılık ve el ele verme yönünden bırakın uyurken insanlar artık
ayakta ve uyanıkken bile beceremiyorlar sanki.
Bu sevimli canlıların ömürleri de on iki yılmış. Böyle
değerlendirilmiş on iki yıl, iyi yaşanmış uzun bir ömre de bedel sayılır.
Sevgi Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder