14 Şubat 2013 Perşembe


ŞİDDETE KARŞI DANS EDENLER, KAÇ KADININ DÖVÜLMESİNE YOL AÇMIŞTIR ACABA.

Sevgililer gününde kadına yönelik şiddetin eş zamanlı toplu dans etmelerle dikkat çekici hale getirilmesi dikkat çekilmesi istenenlere ulaşıp onları düşündürecek mi emin olmasak ta bu kadınlara kızıp eve gidince karısını dövecek erkekler de olabilir. Zira birikmiş ve taşan bir erkek şiddeti ile karşıkarşıyayız.

Medyada her gün kadınlara dönük en az iki tane cinayet vakası yer alıyor.

Bu konuda yapılan bazı araştırmalar 2003 den beri bu cinayetlerdeki artışı ispatladığı halde "evvelden de vardı, şimdi daha çok görünüyor” kolaycılığı ile geçiştirmeye kalkılamaz

Neredeyse öldürülen günlük kadınlar listesi yapılacak kadar artan bu sosyal gerçeğin, sadece iyi ve kötü insan ikilemine sığmayacak kadar çok boyutlu olması, çözümü için doğru okunması gerektiğini de gösteriyor.

Yoksulluk, cehaletin yanı sıra iletişim çağının hızla değişime uğrattığı normların yok olması, yerine yenilerin aynı hızla gelmemesi de bu konudaki önemli etkenlerden biri.

Şu veya bu gerekçeyle işlenen bu cinayetlerin, zihinleri sürekli uyarırken, aynı açmazı yaşayanlar için bir empati kaynağı ve çözüm yolu gibi algılandığı da görülüyor.

Bir yandan da kanıksanarak birbirini besleyen bir durum yaratıyor.

Kamu dikkatini devamlı meşgul eden ve aynı bireysel ve sosyal açmazları içeren bu davranış örnekleri kısa bir sürede kendi göreneğini de yaratarak adeta yol gösterici olabiliyor.

Geçmişe oranla olan bitenden daha çok haberdar olunan günümüzde, algılama ve anlamlandırma yetersizliğine, cehalet ve yaşamın türlü yoksunlukları eklenince, en masum ayrılma isteği cinayetle sonuçlanabiliyor.

Eşi, eski eşi, nişanlısı, sevgilisi üzerinden modellenen “kadın” algısı, çeşitli uyaranlarla anlaşılamayan, baş edilemeyen ve söz geçirilemeyen bir varlığa dönüşen erkek zihninde kendi namusuna dokunan ciddi bir korku üretiyor.

Pek çok alanda olageldiği gibi, kadın erkek ilişkilerinde de, gelişmemiş rasyonelliğin yerini duygusal ve içgüdüsel tepkilerin almasıyla ortaya çıkan şiddet eğilimi, cehalet ve yoksullukla birleşince devreleri karışarak kontrolü kaybeden aklın, kendini ve etrafındakileri ortadan kaldırma refleksine dönüşen cinnet olgusu kaçınılmaz hale geliyor.

Çözüm için kuvvetli bir kamuoyu protestosu yaratmak, rasyonel ve ciddi uygulamalara dayanan önlemleri yaşama geçirmekle sağlanabilir.

Vakaların günlük duyurusuyla kendi gerçeğinin reklamını yapan bu sorunun halli için birey eğitiminin ve korunmasının sağlanması kadar kitlelerin sorunu kanıksatmadan çift taraflı empati sağlayarak eş zamanlı etkileneceği sosyal reklamların oluşturulması önem kazanıyor.

Dans önemli bir güç gösterisi olsa da yanı sıra bu sosyal sorumluluk alanına sermaye ve akıl desteği sağlamak ta sivil toplum inisiyatifiyle gerçekleştirilebilir.
Sevgi Özkan

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder