Aslında Paradigmalar Çatışıyor.
Doğu ve Batı, kendilerini birbirinin ötekisi olarak
nitelendiren iki farklı temel paradigma olarak, pek çok alanda çatışabiliyor.
En büyük çatışmaların dinsel aidiyetler üzerinden patlak vermesinde doğulu tepkisinin duygusal, batılı tepkisinin fikirsel olarak dışa vurma eğilimi belirliyor. Farklı inanç ve ifade özgürlüğü anlayışına sahip bu iki kültürel bloğun, saygı ve hakaret algısı da farklı olduğundan, doğulunun kutsalı olan dinsel hassasiyet, diğerinin kutsalı olan düşünce özgürlüğü kavramının karşısına dikiliyor.
Bu temel anlayış ve davranış farklılığının karşılıklı olarak yeterince algılanmaması kanlı ve ölümcül çatışmalara dönüşüyor. Kendi dinine dönük alay, eleştiri veya karalama girişimlerini saldırganlıkla protesto etmeye kalkarak karşı tarafı haklı çıkaran bu vahşi tepkiler dinlere saygı olmaktan çıkıyor. Kendi dinine de eleştirme hakkını ifade özgürlüğü sayanlar da diğerlerinden aynı tavrı beklemekte kendilerini haklı sayıyorlar. Çoğunlukla inançlara saygı ve ifade özgürlüğünü aşan böyle girişimler ve karşı saldırıların, tsunami dalgaları gibi geniş kitlelere yayılması önlenemiyor.
En büyük çatışmaların dinsel aidiyetler üzerinden patlak vermesinde doğulu tepkisinin duygusal, batılı tepkisinin fikirsel olarak dışa vurma eğilimi belirliyor. Farklı inanç ve ifade özgürlüğü anlayışına sahip bu iki kültürel bloğun, saygı ve hakaret algısı da farklı olduğundan, doğulunun kutsalı olan dinsel hassasiyet, diğerinin kutsalı olan düşünce özgürlüğü kavramının karşısına dikiliyor.
Bu temel anlayış ve davranış farklılığının karşılıklı olarak yeterince algılanmaması kanlı ve ölümcül çatışmalara dönüşüyor. Kendi dinine dönük alay, eleştiri veya karalama girişimlerini saldırganlıkla protesto etmeye kalkarak karşı tarafı haklı çıkaran bu vahşi tepkiler dinlere saygı olmaktan çıkıyor. Kendi dinine de eleştirme hakkını ifade özgürlüğü sayanlar da diğerlerinden aynı tavrı beklemekte kendilerini haklı sayıyorlar. Çoğunlukla inançlara saygı ve ifade özgürlüğünü aşan böyle girişimler ve karşı saldırıların, tsunami dalgaları gibi geniş kitlelere yayılması önlenemiyor.
Daha önemlisi bu karşı karşıya gelişin bazı güçlerce kışkırtıcı olarak kullanılması, sonunda her iki tarafta toplu kin ve nefret
birikimleri oluşturuyor.
Müslüman Peygamberini aşağılayan film ve
sonraki gelişmelerde ortaya çıkan bu durum, birbirinin değer ve kutsallarına
saygı isteğinden öte, pekçok nedenle birikmiş düşmanlıkların dışa vurulmasına yol açıyor.
Doğululuk parantezinde şekillenen, dinine peygamberine
saldırıldığı düşüncesiyle Müslümanlık aidiyeti üzerinden gelişen karşı saldırı,
çoğu Hırıstiyan ve Müslümanlarca kutsallara saygısızlık olarak eleştirilse de, genellikle eğitimsiz ve radikal
dincilerce bir din savaşına dönüştürülmesi hem batının, hem
doğunun ortak sorunu haline geliyor.
Toptancı bakışlarla İslam’ı saldırgan olarak niteleyenleri
haklı çıkaracak biçimde kendini başkaca ifade edemeyen bu vahşi öfkenin,
katilsin diyeni öldürerek öyle olmadığını göstermeye kalkma çelişkisi, müslümanlık adına olumsuzluk yaratırken aynı zamanda cahil radikallerin elinden dinlerini kurtarmaya yöneltiyor. Aynı zamanda tarafların "kutsal" kavramının birbirinden ne kadar farklı olabileceğini algılamalarına yol açıyor.
Medeniyetler çatışmasından çok, gösterilen tepkiler
üzerinden medeniyetler karşılaşması ve Müslümanlık / Hıristiyanlık’tan
daha çok, doğululuk / batılılık olarak biçimlenen bu kavramsal çekişmeler, sonunda
farklı kutsallara saygıda buluşup tarafların birbirini anlaması gerektiğini
herkeslere gösteriyor.
Tarafların bu kışkırtıcı girişimlerin, en ufak bir sataşmayla alevlenen bu "medeniyet
çatışmaları"nın, giderek farklı kültürlerin farklı algıları üzerinden gelişen
anlaşmazlıklar için karşılıklı bir kültürel çeviri gerektiği bilincine ulaştırabilecek.
Sevgi Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder