19 Eylül 2011 Pazartesi

OKUDUĞUNU ANLAMAYANLAR, KONUŞULANLARI NE KADAR ANLIYOR?


OECD’ce gençlerle gerçekleştirilen ülkelerarası araştırmalarında (PİSA),Türk öğrencilerin okuduğunu anlamama da sıralamada sondan üçüncü gelmesi, eğitim ölçütlerimizde dikkat edilecek noktalar açısından önemli.

Bu durum, ezbercilik, testli sınav sistemi gibi nedenlere dayandırılmayacak kadar geniş ve çevreli bir konu.

Az okuma ve düşünme kültürünün gelişmemesinin yanı sıra bilim ve bilgiyle sosyal ilişkilerin tüm alanlarında duygusal algılardan rasyonelliğe geçilemeyen bir davranış kültürü kodlanmasını da içeren ve eğitim dışına genişleyen bir etkileşimsizlik söz konusu.

Bugüne kadar okuma eyleminin azlığından şikayet edildiği ülkemizde esas sorunun okuduğunu anlamamak olması, üzerinde durulmayan bir konu.

Aslında insanların okuduklarını anlamaması bir yana, kendine söylenenleri de doğru anlamadığı bir sosyal iletişim ortamında yaşadığımız bir gerçek.

Kimsenin, kimselerin ne dediğini yeterince anlama çabası göstermediği ve anlamadığı  yaşadığımız tüm aile ve toplum içi diyaloglarda ortaya çıkıyor.

Tartışmaların ve çatışmaların büyük kısmı da fikir ayrılığından daha çok buradan kaynaklanıyor.
Konuşmaların kavgaya dönmemesi herkesin söylediklerinin yanlış veya tek yanlı anlaşılacağını baştan hesaba katması ve tolerans geliştirmesiyle mümkün olabilir.
Ne demek istediğinin iyi anlaşılmasını sağlama çabası ve öfkelenmeme becerisi ancak bu bilinç üzerinden gelişen bir irade ile mümkün olur.
Eğitimde buna öncelik verilmesi anlama alt yapısının kapasitesini arttıracaktır.
Aynı ifadenin farklı beyinlerce nasıl farklı anlaşılabileceğini algılatan özel bir eğitim dikkati kazanılmadıkça birbirlerini anlamayan ve anlamadığını da anlamayan algı çatışmalarından çok kavga üretilir.

Okuduğunu anlamayan öğrenci, çoğunlukla kendine yönelen pek çok iletimleri de doğru anlamıyordur.
Taraftarlık ve yandaşlığın bir cephe sığınağına dönüşmesi de bu algısızlıktan doğan çatışmaların, düşünce çatışmasından çok kavram karmaşasından doğan bir çatışma olduğunun ayrımına varmamaktan oluşmaktadır.

Sevgi Özkan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder