14 Ocak 2011 Cuma

BİR KÖTÜ ALANA,BİR İYİ BEDAVA MANTIĞI


Üniversiteye gelmiş birinin başını örtüp örtmeyeceği kendi seçimidir karışılamaz diyenler,
İlkokul çocuğunun kafasını örtmeye kalkılmasında kimin bireysel özgürlüğü sorusuna ses çıkarmayarak kendi iddialarının kendilerince çürütülmesini sağlıyorlar.

15 yaşında kızların çocuk olduğuna aldırmadan evlendirilmesini normal bulanlar, bir ortak alanda içki bulundurulmasında 15-24 yaşı bireysel etkileşim yönünden sınır kabul eden yasalar çıkararak yine aynı bireysel özgürlük savını kendileri çürütüyorlar.

24 yaşına gelen insanların neyi içeceğine kendisinin karar vermesini önleyen aynı kafalar, bireysel silahlanma hakkını erken yaşa indiren yasaları da meclise getirmekte bir çelişki görmüyorlar.
Sadece kamuda doğan tepkilerle dondurmak zorunda kalıyorlar.

Sağlık yönünden kişinin yanındakine de negatif etki yaptığı tıbbi olarak saptanmış sigara içme ile içki yasağını aynı kefeye konarak savunulmaya kalkılması tıpkı anayasa referandumundaki gibi doğru ve yanlışların birbirini kurtaracak biçimde aynı paket içinde sunma davranışını yansıtıyor.

Bu da örneğine çok rastlanan bir davranış olarak kimseleri şaşırtmıyor.
“Kötü alana, iyisi bedava” gibi sunulan süslü paketlerle yasalaştırılanları sanki kimse fark etmiyor sanılması işte şaşırılan nokta burası.

Yine aynı kafaların sanat eserlerinin oluşması ve yaşatılmasında otorite kesildiğini görüyoruz.
Tarihi dönem ve kişiler üzerinden kurgulanan filmlerde geçmiş üzerinden cetlerinin namusunu korumayı vazife edinenler,
Gerekli resmi işlemlerle yapılması onaylanan ve henüz tamamlanmayan heykellerden estetik otorite olarak hesap soran ve ne olacaklarına karar verme yetkisini kendilerinde bulabiliyorlar.

Birtakım zihinlerin demokratlığı nasıl yorumladıklarını gösteren örneklerin çoğalması, bu konuda artık şaşırılacak bir şey olmadığını gösteriyor.

Aslında demokratlık iddiasıyla her alanda dışa vurmaya başlayan bu örneklere şaşıranlar, bunlara inanmakta güçlük çekenler oluyor.

Oysa esas şaşırtıcı olan, bunca örnekten sonra ayrı anlamlandırmalar üzerinden aynı sözlerle konuşarak anlaşılmayı ummak.
Otoriter yönetim anlayışına doğru gidişi önlemek yolunda farklı algı ve tavırların kültürel etkileşimi, böyle açık tartışmalardan öte gerçekleşemeyeceği için, çaresizlik duymaktan çok, demokrasinin bu tartışmalar üzerinden yaşatılabileceğini ummaya devam edebiliriz.  
Sevgi Özkan 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder