9 Aralık 2014 Salı

ŞUURSUZLUK ZAMANI
Eğitim Şurası, çocukların başlarının dışı gibi içini de kapatmaya yönelik önerileriyle pedagojik psikolojik ve sosyolojik bilimler açısından nerelere sürüklendiğimizi kavratır nitelikte önerilerle sonlandı.
Okul öncesi dönemden başlayarak çocuklara cehennem ve cennet kavramlarını değerler eğitimi diye aşılamaya kalkan ve de zorunlu din dersi eğitimiyle ahlaklı iyi ve gelişmiş akıllı insanlar yetiştirmeyi hedefleyen zihniyetin, eğitim alanına sunduğu tavsiye(!) kararlar yönetime egemen paradigmayı kavratan boyutları gösterdi.
Bugünün Türkçesini daha iyi okutmak ve öğretmek gerekirken
Osmanlıca gibi bugün yaşamda karşılığı olmayan bir dille PİSA gibi OECD ülkeleri arasındaki yerimizi ölçümleyen testlerde özellikle okuduğunu anlama konusunda epey gerilere düşen öğrencilerimizin iyice gerilere düşmesi önlenemez.
Küresel iletişim çağının ortak dili olarak evrenselleşirken farklılaşarak “GLOBALİZCE” adı verilen İngilizce öğrenimi gerekli olurken günümüz Türkçesini düşünce üretecek biçimde kullanılmasını sağlayan bir eğitim oluşturulması daha önem kazanmakta.
Bir dili bilmek ondan düşünce üretmekle mümkün olur.
Düşünme yeteneği mantık ve felsefe eğitimiyle pekiştirilir.
Batıyla kendi öz değerleri üzerinden kaynaşmanın yolu
okumaz yazar haline gelen gençlerin zihin dünyasını terk edilmiş bir dile zorlamaktan değil, mevcut dili daha düzgün ve iyi kullandıracak  bir literatüre yönlendirmekten geçer.
Daha yenilerde ülkemizce imzalanmasının 24.yıl yıldönümünün kutlandığı Uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesinin erken yaşta benimsenmesi ve haklar kültürünün erken yaşta kavranmasını sağlayan İnsan Hakları dersi ve de devamlı hak ihlali, kaza ve cinayet üreten düzenimizin ortalama aklını eğitmede de yararlı olacak trafik dersi neden  kaldırılır?
Demokrasiyi geliştirmek şöyle dursun yok sayan ve Eğitim Şurası dense de yukarıda değinilen şuur ve aklı dışarıda bırakan önerilerin tavsiye edilebildiği bu kalkışma, değerli Çizerlerimizden  Latif Demirci’nin deyimleştirdiği gibi ülkemizin “aklı geçmiş zaman”da yaşamaya zorlandığını göstermektedir.
Sevgi Özkan

Sosyolog

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder