ŞUURSUZLUK ZAMANI
Eğitim Şurası, çocukların başlarının
dışı gibi içini de kapatmaya yönelik önerileriyle pedagojik psikolojik ve sosyolojik
bilimler açısından nerelere sürüklendiğimizi kavratır nitelikte önerilerle sonlandı.
Okul öncesi dönemden
başlayarak çocuklara cehennem ve cennet kavramlarını değerler eğitimi diye
aşılamaya kalkan ve de zorunlu din dersi eğitimiyle ahlaklı iyi ve gelişmiş
akıllı insanlar yetiştirmeyi hedefleyen zihniyetin, eğitim alanına sunduğu
tavsiye(!) kararlar yönetime egemen paradigmayı kavratan boyutları gösterdi.
Bugünün Türkçesini daha iyi okutmak
ve öğretmek gerekirken
Osmanlıca gibi bugün yaşamda
karşılığı olmayan bir dille PİSA gibi OECD ülkeleri arasındaki yerimizi
ölçümleyen testlerde özellikle okuduğunu anlama konusunda epey gerilere düşen öğrencilerimizin
iyice gerilere düşmesi önlenemez.
Küresel iletişim çağının ortak
dili olarak evrenselleşirken farklılaşarak “GLOBALİZCE” adı verilen İngilizce öğrenimi
gerekli olurken günümüz Türkçesini düşünce üretecek biçimde kullanılmasını
sağlayan bir eğitim oluşturulması daha önem kazanmakta.
Bir dili bilmek ondan düşünce
üretmekle mümkün olur.
Düşünme yeteneği mantık ve
felsefe eğitimiyle pekiştirilir.
Batıyla kendi öz değerleri
üzerinden kaynaşmanın yolu
okumaz yazar haline gelen
gençlerin zihin dünyasını terk edilmiş bir dile zorlamaktan değil, mevcut dili
daha düzgün ve iyi kullandıracak bir
literatüre yönlendirmekten geçer.
Daha yenilerde ülkemizce imzalanmasının
24.yıl yıldönümünün kutlandığı Uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesinin erken
yaşta benimsenmesi ve haklar kültürünün erken yaşta kavranmasını sağlayan İnsan
Hakları dersi ve de devamlı hak ihlali, kaza ve cinayet üreten düzenimizin ortalama
aklını eğitmede de yararlı olacak trafik dersi neden kaldırılır?
Demokrasiyi geliştirmek şöyle
dursun yok sayan ve Eğitim Şurası dense de yukarıda değinilen şuur ve aklı dışarıda
bırakan önerilerin tavsiye edilebildiği bu kalkışma, değerli Çizerlerimizden Latif Demirci’nin deyimleştirdiği gibi
ülkemizin “aklı geçmiş zaman”da yaşamaya zorlandığını göstermektedir.
Sevgi Özkan
Sosyolog
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder